Bir mandolin teline dokunan ızdırap
.
. . Zamanaydı zaafım… Gözlerime ilişen gece değildi bu sefer… Sararmış Kırmızımtırak bir sonbahar kesitiydi düşen yapraklar tarumarında… Olabilir mi takati aklın Tüm yalnızlıklara yetmeye… Ya da Bir yangın Bir kan, Ardından gözyaşı… Ve ölüm… Yetebilir mi kan kokusu bürümüş hazanları teselliye? Duygumun, bu saçma sapan körelmelere kaçıncı esareti Yokluğun o zifir teninde… Kaç mazgalı olmalı yüreğimin gözetlemek için Eğretiliklerini zamanın… İçimde çürümüş kemikler Aklımda düşten çalınma umutsuz, korkulu simsiyah gözler… Ve isyan Ve ihtilal Ve sen Yüreğine mızrak saplı acizliğim… Bir mandolin teline dokunan mızrap değil Izdırap kadar Yüklenmişim tüm günahını zamanın… Ellerimde asırların tüm kibrit kutuları Aklımda cehennemin iflah olmaz fitilleri Tutuşturuyorum tüm bohemliğiyle bedenimi Hâviyelerde Kandırırken kendimi… . . . Hâviye: Kâ’riye Suresinde geçen cehennemin bir ismi, kızgın ateş… |
sevgi ve iözlem vardı,
Hakikat vardı,
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım,
ders vericiydi,akıcı anlamlı
düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla