Mum kakülüParçasıyız toprağın Birkaç şiirin Ve omuzlarımızda şehrin.. destursuz gireveren giz çoğalımı gülücükler gölgelerde yorgunluğun gül tomurcuğu göz buğusuna bağlanan fırtına yüzümde ay ışığıyla fısıldaştığında dans ediyor dağlar mor köpüklü dalgalarla ağaçların salıncağına binen kayığın adıdır kelamım.. karışır bu yüzden zerrelerime soluğu Ve herkes gibilerin içine ölüm ki, mavi kalabalık yalnızlığı perdeliyor güneşe sarılıyor dudaklarımda akşam şelalesi en koyu kızıl ağzımı sobelerken avuçlarımda yolculuğu yeşilin sıcak odalara uğurlanan biliyorum en kuytu dalgınlıklar saklar derinleri görmez oluruz uzağı gözlerimizdeki tozda zamanın boşluğuna sarılan üşümelerde kalır kendimiz suretimizden dökülür kelimeler belki bir Anne’nin yaşı kadar bileklerime kalınca yaslanan tarih İç sızısı kıyametler göğün derinliğinde güneşin tepeleri yüreğimin ucuna kanat gerdiğinde gövdeler saçlarıma ezgile başakları penceremde küçük kuş terletiyor bulutları sükut içinde nefese.. içinde emekleyen bahar düş içimliği üstelik bilmezken sen ıssızlığı gezerim mevsim gelinliğiyle yan yana.. mısra makamında gözlerime toparlanan ıslak toprak en çalımlı bahçelerin mürekkebini emerken hüznün’den hüzün sende güzel en çok.. mum kakülü yangın yıldız uçlu bakışlarında küçük bir çocuk .... |