Geceye düşenen köklü sırların saklı sularında tuz yarası nabzın doğurduğu kızıl ten çıplak kuyuya fısıldayan ışık parçası bir yangın ağıdı karanlığa gül açan mevsimsel tutulmanın çöl gövdesinde ruhumun ayışığı ve aynaların boşluğa koştuğu kır atları aykalı duvarlarda zaman gerdanıma inen ikiz kelimelerin taze belleğinde ikindi buzulları kısalırken süslüyorum bahçeleri ağzımın kıyısında aydınlık bulut kelimelerin bağrına yıldız döküyor ki ne zaman sussam geceyi kaç mevsim suya iniyor ölümlerin bağrında susuyorum. yaşamak dediğin nedir ki gözden kaybolan çoğalmaların şiir yurdu büyüyen ötesi yani gecenin yani gündüzün bir başka penceresi sonsuzca uzanan .... |
Üzüntü atları koşsun, yorulmak yok...
Ve bozkır tamamlasın, dalgın atların, rüyası...
Ve yalnızlıktır sade iliştirebildiğim zamana...
Kadim hatırı gecenin kendi dermansızlığında...
Hem gözyaşlarıyla hem-dem, kelimer ki ağır yasta...
Nerden gelir bu güzellikler, kuş dili, kucakladı...
Akşam oldu, yadırgamadık, bozkır, atların dalgınlığı...
Çok saygımla.
deniz_tayanç tarafından 5/4/2021 11:49:22 AM zamanında düzenlenmiştir.