Dalgabir beyaz karada gölgelerin akşamüstü vaktine sarıldım gün yorgundu mırıldı sesler ... ahreti uyanan iklimin uçurum derinliği uykusuz birer rüya inanmanın yarısında dünya ki, karanlığın çöl kapısında çocuklar yaralar ve kuyular gül aydınlığın dağılan buğdayı.. şimdi burada ışığı vuran sesleri bir şiirin sus üzümünde hiç unutmam kıyıya vuran yaşamın denizle içlenen şarabı o büyük dalga izi vuran savurğanlığın gürültülü şarkısında kalbimde sakladığım kelimelerin dağ rüzgarı bir sabah gelinliği uykusuz dalğınlığın.. içimde kaç odalı ayna ki çekeceğim perdeleri kırk ikindi yaşların loş suretine.. düştü tarihin alnına bir şiir koca koca yıldızlarla koştu bereketli karanfiller bir düşte inceldi yazılanlar çöle kar yağdı Irmağa tutulan tipide kaybolurken kimin yaşındaydı ayaklar ... |
asıl amaç bu sırrı bu sırra vakıf olmamışa anlatmak mıdır?
bu da şiire kazandırılan gizem.
hiçbir şair yoktur ki,
şiirini okunmak için değil de, yalnızca güzellik için yazsın
dıştan gelen görüntü içten gelen dantel için demek ki.
bazı şairler yürüyüşünü asla değiştirmiyor..
gizem ve şifrelerle donatılmış şiir dili.
eyvallah
en içten tebrikler.