Eflatunçileli hırka desenli bir ayaz karanlığı yırtan ... yırtık sayfaların tohum bırakan sandığı buğulu şafakla atlanır taşınır çocuklar suların kekik kokan sesiyle kulağımda çadırvan ıslıklar hüzünlü alfabenin kızıl kuşları külliyat makamıyla zamanı geçirir parmaklarıma ölgün yeşille aralanan perdelerin dudağıma düş biçen göğü Ay salkımlı secde derinleşen uçurumların üzüm gülmesi çığlığın kırılgan ağacında hareli rüzgarın gözüme seyiren durağı ve buzdanlığı siyahı topukların alacalı düşlerin sahipsiz dişlerinde çocuklar ürkek ürkek sarılmalar ki, eflatun dağlı gecenin belinde ırmak gün boyu su taşır masalların iklim penceresine derinleşen uçurumların sessizliği kuşatan saati azgın dil ve yakınmaların yırtığı aşk kızılı yokuşların ağrılı teninde inci arifesi Söz doğacak yollar ... |
çok renkli biçimlerle dil üzerinde değişik bir anlam yaratma sanatına evrildiği görülüyor.
her şairin şiire çaldığı anlamın mayası farklı oluyor illaki ..bazıları ayarı o kadar çok iyi veriyor ki, kıvamı da tadı da farklı oluyor.
pek çok benzetmenin/ teşbihin giderek daha da yıprandığı ve daha da sıkıcılaştığı şiir âleminde,
işte özgün, işte çarpıcı,
işte kendinden menkul özel tasarımlar ve kendi şiir modasının fark uyandırıcı şairinden farkını şimşek gibi parlatan şiir.
Şair çilesini bir hırka gibi giyinmiş üzerine en sonunda da yollara biçim verme zamanının geldiğini müjdeliyor..
doğsun o hâlde yollar.
adım adım yürünecek o kadar sır var ki bu yolda,
deki , aşk vardır
o yolun gözlerini ilk açtığı yerde.
bir inci arefesinde.
eyvallah.