DÜNYANIN YÜREĞİ
İncir ağacına fermanım asılmış,
Gün doğmadan, Cellatlar kapıma damlamış, Padişahtan bir ferman sudur eylemiş, Karlar mezarımı kaplamış, Karşı duvarda bir resim, Ağlayan ana yürek dağlamış, Civanlar bir gecede çıkan fermanla, Dar ağacını boylamış, Eylül içimizi yaralamış, Her gelenin düğümlenmiş boğazına, Özgürlük şarkıları kışa kalmış, Biz yanarken ülkemiz kararmış, Aydınlık günlere kemendim Demir atmak için yelkenmiş, Günler yıllar gelip geçmiş, Kaderim dediklerim kan eylemiş, Aydınlıklar giderken, Geceye bir inat gelmiş, Gitmemek üzere üstümüze, Çadırını çekmiş, O gündür bu gündür, Her oyun o çadırlarda tezgahlanmış, Yırtılmadan bunlar geceler gitmeyecek, Aydınlık gelmeyecek, Kalkalım bir şafak vakti, Yırtalım tüm karanlıkları, Bir kıvılcım doğsun alnımıza, Özgürlük şarkılarımız, Kırarak zincirleri, Ülkemin göğünde yankılansın, Kardeşlik iç içe, Buharlar salınsın gökyüzüne Bir yağmur gelsin şafağımıza, Temizlensin ihanetler, Hainler gebersin, Yeni bir gün doğsun yarınlara, Kucaklayalım orada, Birbirimizi, Sevgimizi ekelim, Aydınlıkları saçalım, Her yanımızdan sevgi tomurcukları patlasın, Uyandırmayın Padişahı, Fermanı asılı kalsın incirde, Sönmesin ocağımız, Bu ocaklar tüttükçe, Kıtalar arası rüzgâr gibi geçerek, İnsanlık ekeceğiz dünyanın yüreğine! Erol KEKEÇ/10.04.2021/21.38 |