SOYTARILIĞIN SONU
Hortum gibi döne döne savururken umutları,
Kızıl çamdan düşen kozalak gibi sert ve katı, Her söz zehir zemberek neresinden tutasın ki, Karanlığa methiye söylenirken gidecek baş eğildi; Saklambaç oynar gibi herkes bir karanlığa girdi, Köşeler tutuldu oyun başladı kaçan kaçana şimdi, Dağdan gelen ejderha korkusu sanki nefesler kesildi, Neyin peşinde bunlar atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti; Yamyamlar ininde tavşan bir küçük deliğe gizlendi, Paylaşılmayan hamutları tek tek sayarak belirtti, Ola ki yamyamlar anlaşamadan birbirini yedi, Gün doğdu tavşana her şeyi pazarda satışa serdi; Tazı ürker tavşandan ürkekliktir tavşanın sermayesi, Yırtıcı olsa ne çıkar konuşursa tavşanın genindeki, Toz duman sarar delikten bir çıkarsa tavşanın kafası, Tazılar çevirse de deliği bağırmaktır tavşanın hüneri; O delik senin bu delik benim diye geçirmiş ömrünü, Kazdığı tüneller devrilmiş kararmış tünelin iki ucu, Çakallar halaya kalkmış sırtlanlar kurmuş pusu, Böyle gelmiş böyle gider her soytarılığın sonu; Erol KEKEÇ/13.04.2021/00.02 |