Tarlasız Şehir Köklerinden Kopmuş İnsan
Bir ova sessizce yankılar, şehir ışıkları uzakta,
Bir köylü düşünür elleri nasırlı, Şehrin yükselen binalarına bakarak. Bir şehirli geçer yoldan, Ayakkabıları temiz, gözleri aceleci... Köylü: "Bu toprağın kokusunu bilir misin, evlat? Bu bereket, bu yeşil dünya, Sizin betonla kapladığınız o alan, Bir zamanlar nefes alırdı... Ben bu tarlada dizlerimi çamura buladım, Gökyüzüne bakıp yağmur diledim. Ama siz şehirde, Bütün bunları unutmuş gibisiniz... Şimdi toprak elimde kayıyor, Her geçen gün daha az ekin, Daha çok asfalt." Şehirli: "Toprak mı kaldı artık, amca? Bizim dünyamızda tohumlar dijital. Gökyüzüne bakmayı unuttuk, Çünkü ekranlarımızda yıldızlar var... Senin ellerin nasırlı, bizimkiler klavyede, Ama işimiz aynı, yaşamak için çaba. Köyden geldim, şehre tutundum, Ama köklerim hâlâ o tarlada belki de... Yine de anlayamam seni, Senin yavaş ritmini, Bizim yaşam hızımız farklı..." Köylü: "Hız diyorsun, ama nereye böyle? Bir yerden bir yere koşuyorsun, Ama bir durup bakmayı denesen, Ne göreceksin, şehirli evlat? Ekmek dediğin artık fabrika ürünü, Lezzetini kaybetmiş. Sebzeler büyümüyor, Onlar plastik kutularda doğuyor... Sen şehrin kölesi olmuşsun, Paranın peşinde, hayallerin değil. Ama bu toprağı bir kez hissetsen, Belki anlarsın, hayatın köklerini..." Şehirli: "Sen haklı olabilirsin, amca, Ama senin dünyan bitti artık. Köyler sessiz, gençler çoktan kaçtı, Kalan sadece anılar ve boş evler... Ben bir apartmanda yaşıyorum, Komşularımı bile tanımadan. Ama ne yapayım? Böyle öğretti hayat bize, böyle kabul ettik... Evet, köklerimiz kesildi, Ama biz dallarımızı genişlettik, Köyde bir avuç buğday, Şehirde milyonların gıdasına dönüştü..." Köylü: "Gıda diyorsun, Ama tadı nerede o ekmeğin? Bir köy kahvaltısını, Hiçbir restoran sunamaz sana... Senin şehir dediğin bir hapishane, Duvarları cam, pencereleri umut, Ama içerisi boş. O beton sokaklar, Ruhsuz bir dünyanın aynası... Biz azımızla mutluyuz, Sen çoklarınla mutsuz. Köyde bir türkü söyleriz, Siz kulaklıkta kaybolursunuz..." Şehirli: "Amca, belki bizde bir şeyler eksik, Ama sizin hayatınız da masal değil. Elektrik kesilir, yol kapanır, Köyde hayat durur... Ben şehirde güven ararım, Köyde nostalji. Ama yine de bir yanım hep eksik, Belki de senin dediğin gibi, Köklerim beni çağırır..." Köylü: "Evlat, kökler olmadan büyüyemezsin, Büyürsen de ayakta kalamazsın. Evet, köy zor, Ama hayatın özü burada... Sen bir pencereden bakarsın, Ben ufka, Sen ışıkların peşinden gidersin, Ben yıldızların. Bizim dünyamız sade ama derin, Sizin dünyanız karmaşık ama sığ. Bir gün o hızın içinde durursan, Belki anlarsın..." Şehirli: "Amca, belki de haklısın, Ama biz geri dönemeyiz artık. Köyler anılarla dolu, Ama gelecek şehirlerde... Yine de, bir gün gelirsem köye, Beni bir çayla karşıla, Ve bana anlat, Bu toprakların hikayesini, Belki bir kez daha düşeriz ortak bir yola..." Ve yollar ayrılır yine, Şehir ışıklarına döner şehirli, Köylü toprağına bakar sessizce. Ama ikisi de bilir, Aynı gökyüzü altındadır kökler ve dallar... Erol Kekeç/05.09.2024/Sancaktepe/İST |