Dem-i buhran
yüzüm tozla kaplı, gözlerim çorak iklim
ellerim kırık bir dal gibi bükülü içime avuçlarımın boşluğundan dökülüyor yaşam ve ben göçebeyim yine kendimden buhranımın başı değince arş eğiliyor cinas bir yalnızlık doğuruyor sirruslar yavaş sevgili, kurşun cinnetime işlemez söz kar etmez ayaklanınca öfkelerim ölüm aklımda kol geziyor bu aralar ruhum aşk diye bir narkozun etkisinde cellat yüzüme gülümsüyor adeta ve ben sana hesapsız koşan mübtela göğsümün kafesinde birikiyor kusmalarım beyaz bir düşün içinde siyah bir ölüm zırhını kuşanmış, orakla öfke biçiyor ellerin ve ben buğday başağı çabuk kırılıyor boynum derin ormanlar içinde karanlık is yatağı yatağıma taşınan sensizliğin batağı yolumu kaybetmişim, yar bu neyin atağı bir ben miyim hayatta tüm aşkların çırağı içimi döven dalgada yosunum gönül taşına belki ekmek değilim ama tuzum aşına olur mu ki hiç böyle, yol olurken ağına ben ki sana giriftar etme Allah aşkına… |
Şiir SUDUR
Şiir AĞAÇTIR
Şiir DENİZDİR
Şiir HAVADIR
Şiir CANLIDIR
KISACASI ŞİİR YAŞAMDIR
GÜNE YAŞAM KATAN ŞİİRİNİZİ BEĞENİYLE OKUDUM KUTLARIM EFENDİM.
OZAN ALİ AYDIN 2