Şerha...Dümeni elimde geminin suyunu şerha şerha yarıp Hasret çizgisi yolun zaman denilen noktasına Gözlerimi yerleştirdim... Hani atların sular gibi şahlandığı yerden Yeşerdi düşler ki Küçük küçük büyüyerek mevsimlere soyunan umudun tenha aydınlığı Yalnızlığın kapısını çalan deniz.. Çimlerin üzerine koşan şiirler getirdim sana Ani bir yağmurla.. Şehir şehir kaçıp uzaklarına Çılgınca esen rüzgarların avucuna yüzümü sürüp hem de Gökyüzü şahit Vallahi taş duvarlar Deliliğime... Içimde büyüyen sırrın dumanı tüttükçe Şarkılar söyler dalları yaprakların Sonra bakarım birden bu insanlar nereye koşar Birer..ikişer.. Hayat ağızsız gölge gibi mum yaktıkça karanlığa Odalar saklanır göğsüme Korkma derim beni duyan sese Gel..elimi tut Korkma derim yollarda bekleyen güvercine Ve gözlerimdeki güzelliğe... -ellerin çiçekler açsa saçlarımda- Günler fışkırıyor kabından Dokunsan dağ ağırlığı kalkar üzerimden Ahh..bilsen sana duyduklarımı Ince ve uzun ellerimde resimler Kadife koku.. Koy yüreğini alnımın penceresine Kuşlar dansa kalksın... Sözler iplik iplik yağdıkça gözlerin Istanbul olur Omzuna konan akşamların yorgunluğunu alır kalbim Ahh.. Susma bizi Yazmayı öğreten bana/sevdayı Ardımda kimseyi bırakmayacak kadar/sevmeyi |
Dokunduğunda saçlarıma
Tel tel ayrılır birbirinden
Uçuşur kızıllığında güneşin
Ahh
Bir dokunsan önce saçlarıma
Ve sonra yüreğime
Tene değen bir acı
Gibi hissederim ellerini
Yüreğimde....
Sevgilerimle canım şairem