Temmuz'un Islak Sesi
I.
Zaman geçmiyor olsa olsa eskiyor biraz Bir komodin üzerinde kaybedişler ve ikindi sıcağı Gözlerim yanıyordu oysa güneş yeni batıyor Hatırlayamıyorum nasıldı ölmek. Temmuz’un ıslak sesi - Kocaman bir begonya Ağustos - Çiçeksiz balkonda bir saksı suluyorum Kim söyler vazgeçmeyi? Dar kombinezonlu kaybetmeler ve dağlarda açan çiçek. Aslında Elini yanağına koyduğunda Kızıl-mavi bir sevmek alıyor gökyüzünü Gülüyorsun ve kendimi Antarktika’ya bırakıyorum Ah! Gözlerinin güzelliği Bozukluğundandır. II. Aşkı ölçüp biçiyorum Aşkın terzisiyim küçük bir masayla Sabah beş insanlar yarı aygın nihayet Ne kadardır? Masayla yan yana ağlamak kuralları Kült bir dervişin darpı Gözlerim kanıyor dilimde iğneler. Kısarak gözlerimi güneşe doğru Kısraklar çiziyorum ayçiçeği Uzun zaman önce Kral Henry’im ben Kimse sevmiyor Fransız kuşlarını Acını sırtla kentime gel Düşünme susuz begonyaları kentime gel Ay ışığında öptüm parmaklarından kentime gel Sokaklar hayasız kentime gel Gel kentime kurtaralım gökyüzünü güneşten Unutulmuşluğun selamıyla geldim Kendisiyle değil, adıyla olsa olsa III. Madam’ın söyledikleri güncesi: Ah! Ağlamak. Yine en başa dönüyor yaşamak olgusu İşte orada Adem İşte orada elma Senden gidiyor yaşamak, elveda! Şöyle bir günü nasıl anlatsam Kaç kişi kalmıştık bu umarsız kentte? Hiç Karma karışık kalabalık artık kalbim İşte! Isınmış asfalt ve yolun sonu Sen ağlama diye kırpılmış begonyalar Geceyi geceye, sabahı güneşe Seni sevdaya tamamlıyorum duyuyor musun Çizgi çizgi unutulmuşluğuma çare dudaklarınla Gülüyorsun ve kendimi Antarktika’ya bırakıyorum |