AYRI DAĞLARIN ETEKLERİNE YAPIŞIP KALDI ELLERİMİZben şimdi kimin kapısında ölürüm kibritçi kız gibi söyle. sana yaktığım her kibrit çöpü rüzgarın hışmına mı uğradı ellerim ellerinde daha ısınmadan buz kütlesi olup eridi gözlerinde ve aktı bu sevda usul usul maziye. hangi görünmez elin şamarı indi yüreğimize kızaran yüzümüz utangaç gizlenir yüzümüze kırık bir buse sarkar tenimizden çatlak çatlar dudaklar çölün sıcağını yemiş bir kaç mısra dökülür dilden kurumuş damakta ki nehire sürüklenir gider belirsizliklere. birazdan yırtılan sevdamdan soğuk dolar içime kendime sarılarak çökerim bir kaldırım kenarına kaldırımlar konuşmaz bilirsin ah bir konuşsaydı dizlerimin nasıl ağrıdığını anlatırdı sana dilenci gibi bükük duruyor ya ardından intikamın ateşi yalar yüzümü dilim silah vurmaya kıyamaz ki seni yine kendine çevirir soğuk namluyu. bir leş kargası pinekler başımda başım düştü düşecek omuzlarıma birazdan bir çocuk annesinin eteklerine sarılacak sevgi vuracak yanaklarına ışıkları yanan evlerinde bir tas sıcak çorba tüter tüter bacaları sessiz geceleri dumana boğar beni bu kaldırımda nefessiz bırakır. yalnız bir çınar ağacıydım bir zamanlar dere kenarında sessizce güneşlenen kendini bilmez sevda budalası tarafından kesildi kollarım düştü suya ayrı dağların eteklerine yapışıp kaldı seni sıkıca saramayışım bu yüzdendi belkide. Ayvazım DENİZ |
sana yaktığım her kibrit çöpü
rüzgarın hışmına mı uğradı
ellerim ellerinde daha ısınmadan
buz kütlesi olup eridi gözlerinde
ve aktı bu sevda usul usul maziye.
Yine güzel bir anlatı secdaya dair..
tebrikler canım,
sevgimle..