χwatēn
I.
Büyükçe dolaşmış içimde parkın gölgesi Oydular, yonttular, acıttılar. Dünyada bir acı var Bir de χwatēn. Hala para geçen birkaç otobüs tanıyorum Tanımaktansa Bindim, ölümsüzlükle İndim, seferiliğimle Yarışıyorum Bu kent birçoklarını tanır efendiler Başlangıcı: bir mutfak örtüsü Sarımtırak bir gülümseme Hiç yaşanmamış gibi orada faili meçhuller. II. Soğdca öğrendim, Seni yazdım dünyada kimsenin konuşmadığı dillerde Seni sevdim Soğdca, χwatēn: Oturup da yanıma işleniyorsun güzel türküler gibi Kent dedik duymadılar Burası diyorum artık dinleyin! Kimsenin kalmasına gerek kalmadan ölüyoruz Jilet kesiyor kağıttan daha az yanar göğsüm Eşlerini buluşturduğum iki kukla Yani, Farsçayla akrabayım aslında Asla dümdüz bir Fransız olamadım Kaybettim bütün anaforlarımı Boğuldum da bir anaforda Ölmedim de Bir kaşık dikta da yitirdim kendimi (Vakit daraldıkça soğan yanığı) Bonservisi alınmış bir mutluluk geliyor beriden Bosajlar saydım dört duvarda Güzel renkli pazarlar Filantropizm yazdım tahtaya kimse anlamadı Kauçuk dediler Mutlu olmayı unutmuşken alzheimerı yendim ben III. Majör depresif bozukluklar Sıçan gibi kaçan insanlar sağa sola Biri saraya doğru bağırdı: ne renk gökyüzü Ne renkle görürsen odur gökyüzü Turuncuyum Turunç -giller Leyla’yı fezada arama. Utanmışken hazır İki çift seviyorum seni ve Leyla’yı Oligarşik bir sevdada menopozum yuttu beni Deveran mıyız dünyaya Dönme dolaptır güneş sanki bir lira atınca döner χwatēn, gözlerini kapatma Liram kayboluyor ve dünya karanlık. Seni arıyorum deniz kenarı bir köyde Sözgelimi dünyanın düz oluşunda Deveran. |