Milenka'nın Öldürme Saati
I.
Öldürme saati geldiği zaman ki, siz pek de iyi bilirsiniz Bir insanın denizaşırı nasıl gömüleceğini Arkasından birden fazla işlemler yapılacaktır soğuk bir gece Aslına bakarsanız, siz pek de iyi bilirsiniz Öldürme saati çıkagelir ve meşru olmayan tüm sevdalar, Gömülür bir müzeye. Oysa ben seçkin bir insan değilim İki elimi birleştirdiğimde kendime bir gökyüzü çizerim Sansasyonel mavi Adına yakışır bir biçimde, Yalnızlığını alıp da saçını savurur gibi Sandığına gömülmüş küflü anıları Öldürme saati geldiğinde yağmurlar altında Gömer bir müzeye. II. Çocuksu sevinçler sığ bir anlayışa kapılıp gidiyor Alabora olan bir geminin haşmetiyle Sanki bu kapıdan çıkıp gelecekmişsin gibi Sanki bu kapı artık kilitliymiş gibi Pek de aleni olmayan hislerle ardına bırakılmış dualar Kolaydır, beni bağışla, öldürme saati pek de yakındır. Esiyor sığ bir rüzgar, özgürlüğün flaması dağlardan Düşünceler sarmaş dolaş uzanıyor Yalnızlığın o şahane erotizmi gibi. Öldürme saatinin ruh hastası bekçileri beni susturur Oysa ruhum bir harptedir bütün terk edilmişliklere inat Sizin ruhunuz, ruh. Peki Bana ne demeli? Anılar defterinde kuruyan hasta bir begonya Ve yaşlı bir kaplumbağa Bir adım daha atarsanız, kabuğu çatlamaya pek de müsaittir Öldürme saati geldiğinde, beni bulabilirsiniz ruhların çıkmazında. III. (Yargıç, sayın yargıç siz beni bilirsiniz oysaki Prag’tan Viyana’ya geçerken görmüştüm ölülerin şahsiyet yürüyüşlerini Arkası kesilmeyen yalnızlığın çığlığı ile) Şehrim, ah gözlerimde adı geçen güzel şehrim Bir kaosun tam da merkezidir Varlığın ve yalnızlığın orduları hiç de süpriz olmayan bir atakla saldırır, Öyle, sizin öldürme saatinizdir. Peki Her insan öldürür içinde sevdasını Bir şehir merkezinde de öldürür Yahut bulvarda da Suikastin işlenişi kanaviçeler gibi narin Sevda bir ağ gibi sarmış ruhu Öldürme saati pek de yakındır Sen uzaklara bakma sevdiğim, uzaklar benimdir Benimdir çünkü gömmüşlüğüm vardır seni uzaklara Bu nasıl olur, sahi anlatmama gerek var mıdır? Çekçe bir kelime öğrendim bugün - Milenka - Prag’dan Viyana’ya bir trende burnu uzun Boyu pek uzun şapkalı bir adam göstermişti Telefon rehberimi aldığım gibi karaladım ismini Öldürme saatinin tam da başındayken Milenka, Senin üzerini karalamak suretiyle, Gömüyorum bu şehre. |
Düz bir anlatı.
Kurgusallığı çok iyi ama bazı sözcüklerin çok tekrarı!.
Ara dizelerde ki ahengi
İmgeli sözcüklerle parlatıp şiir'i canlı tutabilirdin.