Ruhumun İnce Çizgileri
Kaçıyoruz
Kör kütük bir evin yorgun odalarına Karanlığın ellerine düşmüş İnce elenmiş sevdamızla Sabah bugün erken oluyor Ölüm bir karış daha şuracıkta işte bak Sonra saklanıyoruz Sonra yaşlanıyoruz Dayanılmaz bir hal alıyor karmaşıklıklar Hadi çek çıkart beni kör sevdanın uyumsuzluğundan Doğanın yanlışlarından Kusursuzca seviyorum seni ey yarim. Kendini bırakmışken karanlığın soğuğundan Üzerimde yorgun çelik zırhlarla Sana geliyorum. Senin hasretinden söz etmek gerekirse Boynu bükük kırlangıçlar ölüyor Sokak ortasında bir kadın vuruluyor İçimde ince hizalara bölünmüş acılar birikti Sen, olmayan Ovaların düzlüklerine bak Yasadışı sevişmeler gibi. Otur yanıma ey yarim Bilmeceler başımı döndürüyor. Gözlerin sessiz çığlık gibi doluyor avuçlarıma Aşksızsa avuçların Gül koyuyorum avuçlarına. Şimdi ağlamanın sırası değil ey yarim Saçların betimlenmemiş mutluluklar doğuruyor Olağan renginde. Nedense akşamları daha da yaşlanıyoruz Sabahlara doğru ölüyoruz. Bu ölmek gibi ama Dikine ve enine ağlayan soyut karanlık Meydan ortasında çınlayan kulaklarımız Hastanelere konuk oluyoruz Topluca. Uzan yanıma ey yarim Bu gece karanlıksa, pek âlâ. Hadi şimdi bir türkü tutturalım seninle Yollarda birikmiş çiçeklerle Bir odanın en kör noktası Ve eskimeyen sevdam Halsizlik var üstümde Bir mahzende unutulmuş hüzün şişeleri Yaşamak ve seni sevmek sancıları İçime doluşuyor tüm olağanıyla Rüzgar Sahipsiz gecenin koynundan çık gel şehrime Ötede kokular saçan o gözler Maviliğin berrak bulutları Seni sevmenin yarısı. Hazırsan çıkalım ey yarim Hüznün kuşları dört bir yanımızı sarmadan Çıkalım Yasaklar kentimize ilişmeden. |