Ruh-u RevanımPrag radyosu sevda söyleyişleri eflatun sayfalar sonu... Yağmur üzeri yıldırım düşünce toprağa Çatladı gönlüm sevda tohumları... Hasret münakaşasında oya oya işlerken çam kokulu kelamlarını gönlüm duru ırmaklarına Ruhun sarp kıyılarında kum zambağı açtım da durdum Ruh-u revanım..! Nar mertebesinde olgunlaşırken sükût avazlarım Asude gülüşlerin mahrumiyeti araladı gönlüm kapılarını Desibeli artıkça cümle vaveylalarımın Kahır kuşandı yokluğun Budur darağacına mütevellit umudum... Matem, esrar ve sürur yıkandı deniz gülümsemesi çehrenden Ziyana uğradı ziya demeti sensiz... Vapur kokusu eşliğinde sarardı üzüm moru aşklar Taşlaştı cam bilezikler merhamet zulasından Hasret eleminden düşler naçar Bilmelisin ki kum zambağı..! Faidesizdir kiraz yağı gönlüm çatlaklarına Mektup terasında bıraktığın gün kayısı sarısı sevdamı Söküldü yamaları pabuçlarımın İlişmedi cürmüme hüsün ve sükût Buna mütevellit üryandır tepeden tırnağa avazlarım… Sevmeyişlerin kulaklarımda küpe Efsunlu kirpiklerin gökkuşağı... Fokur fokur kaynarken Nil nehri hislerim kervanlarına Dolunay güzelliğin hapsetti ruhumu lâl şiirlerin duvarlarına Soluklarımda efkâr büyütürken ateşböcekleri Sağdan sola, yukarıdan aşağıya tüttüm kokunla Hasretin prangalara vurdukça kalbimi Hiç olmak pahasına sığındım dilin asumanına Ahh kum zambağım..! Mum oldum karanlığın semasında Tükettikçe sevdan ile aklımı Sen açtı cümle hasret masalında çiçek yaprakları... Zencefil masalları tuzla raflarda sırlandı Biletsiz yolculuklar işk çıkmazında... Elma çiçeği kokulu eller karaborsa sonrası mahşer yeri Kırıldı fotoğraf çekmesi hasret yükünden Ebru desenli kavak yaprakları bilendi güz serenatlarından Sakarmekeler özlem fısıldadığı günden Naz yağmuru kokusunda çekildi çöl kayığı gönlüm cehennemine Sensiz unuttu damağım yeşil erik tadını, Ruh-u revanım..! Terk etti menekşe lokumunun kokusu bu kenti Yokluğun afettir Eziyet ve külfet Af et Recm ettim yokluğunda kuğu beyazlıklarını başak verdiği yerden... Okyanuslar dolusu sevda muhabbetin kulak çınlamasında Kuşlar seslendi gönlünü yüreğimin duruklarına... Maruziyet kıvamında nedametler dökülüyor hüsranlığımdan Gönlüme yaydığın is kokusunda ecel konuyor dallarıma Yedi iklim biriktirdim yokluğunla gözyaşlarımda Zemheriler zılgıt zılgıt tünerken alaca şafağıma Kulak vermelisin haşir günü kalbim vuslatına Gül tomurcuğum..! Mahir olmasam da sevdaya Hasretin kül etti cümle ümitlerimi... İçimde firak gülleri açtıran bakışların bahar menşeili Duygu sarrafı sözlerin ah u zar ve de mahzen... Çalkalanırken yüreğim ve yüreğin yağmur gergefinde Ar’af işlendi mavi ve siyaha T’uzaklar yamalanırken kanatlara Şehirler hapis oldu katre işlemeli fanuslara Yıldız aydınlığında ucu kırıldı sevdaya dair cümle gam ve kederimin Ruh-u revanım..! Ardışık hislerim bir bir kapıldı hazana Enkazdım sensiz Sensiz mahzun... Ab-gah narında kavrulur iken su perileri Çöl fenerleri söndü hasretten... Kıyama yeltendikçe takatsizlik ram oldu Garp kucakladı ilk aydınlığı Şen şakrak gün doğumları ertelendi şark vilayetlerinden Visal gayeledinkçe yad eller sıla oldu gönlüm güllerine Ahh ruh-u revanım Kum zambağım..! Saklandı sevda gönlüm kemin evine Açmadı sensiz yek bahar gelincik çiçekleri Sulh aralamadı dudak kapılarımı Viranelik türedi göğsüm tüm hücrelerinde Cancağızım bitmiyor sen şiirlerim Varmıyor akıbetim gönlün vuslat yerine... 20241227 20241229 21:59 14:14 Yönü Nil nehri ne dönmüş kervandan, dolunay’a... |
Sevgi, saygı ve selamlarımla...