9
Yorum
18
Beğeni
4,9
Puan
1939
Okunma
Göz çukurlarında ecel kökleri yerleşmiş kırlangıçlar
Yaşam nefesi sönmüş bahçede
İnsafsızca çalan çanların gerdanında geceyi kutsamamalı
Bilakis kabiliyet yoksunu fırkalar dokunmadan ölüme
Bir sonraki aşka minimal köprüler kurulmalı
Bayım!
Kurdelası açılmamış sözler kıstas alınacaksa parmakucu kıvrımlarıma
Buruşuk sesleri meczubun kulağına bırakın cüceler üflesin
Ben köse kalmış umutların boynundaki Ahrar
Siz gayya dehlizlerinde selametsiz tutsak
Başucu sancılarının melodisiyle
Kum tanelerinin zamanla kusursuz dansı korkuturken
Boşluğun zifafındaki kontesleri
El yordamıyla dokundukları isli duvarlarıyla kaplı labirentten kim kurtaracak?
Unutmanın eşiğine gelip
Başınızdaki düşünce çöplüğünü devşirirken anılar
Soykırıma uğrayan rüyalarımın her birinin adına karanlığınıza
Bir kabusun mumunu yakacağım
Ve ben
Geçmişteki imanınıza el basarak soruyorum ki
Merhum tebessümü cürüm yeri olan
Saadetsizlikten kuruyan gözlerinin önüne serilen kimsesiz mutluluğa
La diyen bedevinin
Nazından medet umup nazarına sığınan sevgili
Bin dirhem hainlik çölünde ayıplarınızla kaybolmuşsanız
Bunun vebali kimin?
Tasviri zor tablolardaki kelime israflarından utanarak diyorum ki
Siz alengirli aşkların Tanrısı!
Yalan meyvesinin çürümüş tadıyla yaşamaya mecbur bedenin taşıyıcısı
Çaresizliğin tahtında yeşeren sarmaşığın zehri kaparken dudaklarımı
Ebedi figanımı kulağınıza iliştirirsem namerdim!
5.0
93% (14)
4.0
7% (1)