Aynı Kaydıraktan Kayardık
Geçmiş zamanın sancılı sabah kahvaltısı
Yerini siyah buklelerine bırakmış bir tebessüm Sürüler halinde göçen kuşlar görüyorum gün doğmamış topraklara Mızraklar delip geçiyor yalnızlığımı Ormanın büyük uğultusuyla uyanıyoruz Masada el değmemiş bir mutluluk bırakıyor kalemler Mavi diyorum, bir savaştan geriye kalan huzurdur şimdilerde Yorgun ve yılgın rüzgar esiyor yanaklarımda İçimde büyüyememiş hastalıklı tayların yorgun ayak sesleri İpek böceklerinin krallara diz çöktüren eşsiz güzellikleri Sayın Tanrım bir dağ evine bırakıyor beni Bütün yalnızlığımın yanına bir ateş ve şarap Sessiz cüceler yalın ayaklarla koşuyor Beyrut’ta Uçağa biner gibi biniyoruz artık metroya Hiç şüphesiz bir korku kaplayacak içimizi Bir demet çiçek armağan edeceğiz yalnızlığa Sanırım seni sevmenin en meşru olduğu dünyaya doğmuşum Bu şarkılar senin saçlarını anlatır bilirim Ağaçlar dilek feneri gibidir bütün kuşlar için Elimi saçıma attığımda beliren o yalnızlık izi Bulvarlar ikişer ikişer dolaşmaya pek müsaittir Oysa benim ellerim sensizlikten kurumaya yüz tuttu Benim yalnızlığım, Çarpık kentleşmeden beridir süre gelir. Sana yakın olan her şey ne kadar şanslı Tırnakların, saçların... Bir süvari ordusunun başını çeker gibi. Umutlu olacakken yerini mutsuzluğa bırakırcasına gider. Teoride hepimiz yalnızız Milenka Fakat ben ayrıca sensizim. |