Bendeniz Su Aygırı
Burası çiçeklerin özene bezene ağladığı
Hatta kuşların gülmekten kırıldığı bir memleket Ve biliyorsun, öyle bir sevmek geliyor ki ansızın Sanırsın bendeniz dağların efendisi! Bugün adını hiç bilmediğim bir göz gördüm Aslında ikiydi lakin siz bunlara takılmayın Ben diyorum bugün iki gözde bir beni gördüm. Öyle bir görmek işte Sanırsın bendeniz havuzlara sıkışan bir balık Biriniz çıkıp bir şeyler söyler Herkes döner bir anda -Burası hangi yaman çöldür İstanbul’da?- Burası orasıdır evet, öyle bir İstanbul atar ki kalbim sonra Sanırsın bendeniz yollar boyu uzanan bir kaktüs Kapı kapı dolaşır biri Çingene ve evsiz dilenci Bir ara bir güvercin değer dudaklarına Ve çingene dilenci bir kedi Sanırsın bendeniz en güzel çöplerin korkulu rüyası Aranıyor bir numara eski bir telefon kulübesinde Işıklı ve rengarenk bir kulübe bu İstanbul diyor ki; yapma ey dost sana layık olmaz kulübeler Sanırsın bendeniz acımasız bir gurbet Bir okulda okudum ve adı kendisi kadar umarsız Pek çok kediler gördüm dört göz üstüne düşen Ve pek çok insan, bir çift göze düşen Sanırsın bendeniz çöllerin aslanı! Bir tütün sardım içi boş Kokusu hasta eder gün görmemiş çiçekleri Attım denize sigarayı Ve yandı deniz, zehirli dumanlarla Sanırsın bendeniz yüzen mavi bir tütün Kırmızı kalemlerle boyuyorlar benim ellerimi Bu kanlar, bu gözyaşları… Hepsi bitmemiş şiirlerin ziyanı Bu kez sarılmalıyız bana kalırsa geceyle hilal gibi Sanırsın bendeniz yıldızların bitmek bilmeyen duası Yoldayım ve yolcuyum, arkama takılan sayısız kediyle beraber Beni her defasında aynı şarkıyla ağlatırlar Ve diyorum ki; -bugün rakının tadı çaya çalar- Bendeniz meyhanenin imanlı mezecisi Bugün ikiler kere günler ve aylar gelir Bugün türküler okunur, şiirler söylenir Ben diyorum, sanırsın bendeniz bay su aygırı Sarılmalı bir çift oyuncak ayı gibi Bırakalım her şeyi ardı sıra akan nehirlere Balıklar toplayalım, kuzular öpelim Ve bir gün daha, seni severek uyanayım… |