Teşekkürler Tanrım
I.
Gülüyorsun sen yine her zamanki kusursuzluğunla Sonra elini saçına atıyorsun işte Rüzgarlarda sever seni hem Denizler ve martılar senin aşığındır Bugün öğrendim ki insan iki kere doğabilirmiş Ve hatta hastalar hasta yatağında dans edebilirmiş… Bir mesih edasında gözlerin vardır, bilirim Onları görmeden ölürsem, aslında ölemem Tanrım, öyle yeteneklisin ki, Ellerini tutamamak ne büyük ayıp sana! Onları tutayım diye yaratmış olmalısın Saat şimdi yediyi tam olarak bir kedi gibi geçiyor Dakikaların durduğu ve solukların araba arkasında kaldığı Öyle bir an Tanrım, Bu kulun tam da sevilmek için yaratılmış… II. On sekiz kere söyledim kendime Beyazıt yokuşunda bir salep ustası Üç veya daha fazla turist ve elinden kitap düşmeyen bir yetim Her şey o an öyle muhteşemdi Öyle ki bir ressam resmini çizmeye kalksa Yıllar hatta asırlar sürebilirdi… - On sekiz kere söyledim kendime, Bu yokuşlar Sultanahmet’e çıkar diye- Tanrım şimdi bir cami önünden geçtim Bu işte Sultanahmet Yol üstünde bir niyetçi ve tavşanı Beni durdurdular Benim ise tek niyetim; Yanağından öpmek Minderiska yanaklarından süzülen mutluluğu almak yudum yudum Ah! sen güzel kokan çiçeklerin taşkınlığına bakma Sen onlardan daha güzelsin. III. Ateş ediyorlar bana, onların adı ipe sapa gelmez Amerika’dan gelmiş üstü başı medeniyet kokan bir adam Ve en soluk renkli güllerin sahibi Beni tutmazsanız eğer Fetih’in topları olacağım Ve sen: sarılıyorsun Göz göze geliyoruz an duruyor, bir su parçacığı havada insanlar umarsız Saat: 18:11 ve güneş yerini en güzel aya bırakıyor Bir rüzgar ve saçların dalgalanıyor okyanuslar kadar Gökyüzüne bakıyorum ve ellerimi açıyorum Bugün bir başlangıç Tanrım! ne de güzel yeteneklerin var Teşekkürler ve yine teşekkürler Yanakları kış ve gözleri bahar Minderiska için Bunu da bir kenara yazın: Peçeteler ve mendiller bugün hiç kullanılmamak üzere tedavülden kaldırıldı. |