Küçük Bir Bahçe
Yok, orada değil verdiğin çiçek
Yüzümde arama boşuna onu Öyle uzun zaman oldu ki sulamayalı Sen öylesine başıboş bıraktın ki ikimizi Çiçeğin ve ben solduk kaldık Bu kupkuru, bakışlarınla sulanmayan toprakta Bir de sitem etmiyor musun kapıları kapatıp sesinde Sanki hiç rolün yokmuş gibi Çiçeksiz bir yüzle gelmemde sana Sonbahara döndürmemde en küçük bir payın yokmuş gibi Gözlerimde hüküm süren mevsimi Bu sabah kahve yaparken kendime Kahvaltı sonrası bir keyif çekeyim diye Usul usul, adabıyla karıştırırken kahveyi Köpükleri taşırıp üzerinden Komşu teyzelere kahve götüren küçük kızın Yıllar öncesinden gelip Gülümsemesine izin verirken yüzümde Yine bahara döndüm birkaç dakikalığına da olsa Sümbüllerin, lalelerin kokusunu bile duyabildim hatta Bahçem yine konuşmaya başladı benimle Kulak verdiğimi görünce fısıltılarına O zaman anladım onlarca çiçek var az ötemde Kimsenin çiçeğine ihtiyacı yok yüzümün Bir alıcı gözle baksam şu pencereden bahçeye Bir gerçekten görebilsem hakkıyla oradaki cenneti Kendimi bu kadar kocaman bir gölge haline getirip Kara bir bulut gibi üzerlerine vurmasam çiçeklerin Şimdiki gibi muhtaç olmam sana Baharı getirmek için yüzüme Birkaç tohumu alıp saklamalıyım dedim Sert rüzgârlarını hatırlayarak yüzünün Gerçek rüzgârlar gelmeden evvel Bir saksı edinmeliyim epey büyükçe kendime Küçük bir bahçe olsun diye bana Kışın ortasında bile baharı getirmek için yüzüme Senin atıp bıraktığın o solmuş çiçeğin Yerine koyabileceğim onlarca çiçeğim olsun diye |