Hadi, götüreyim seni Bu kasvetli bulutların çöreklendiği yerden… Bir adım at o dairenin dışına, yeter! Güneşin girmeyi kestiği o noktayı aş! Birden görünür olsun her şey… O dairenin içindeyken; Bulutlar üzerine vurmuş, Küskün birinin gözlerinden gösterirken sana dünyayı; Göremediğin yüzlerine bürünüp, “Hoş geldin” desinler sana.
Hadi gel, korkma! “Güvenli burası…” deyip tutunma o çemberin kenarına… “Orada gülümsemeler kadar ağlayışlar da var.” deme!
Ağlayış olmasın diye Gülüşlerden vazgeçmek niye?! Hayatı dışarıda bırakan, ‘Evim’ dediğin bu buz gibi yerde Kaskatı kesilmektense, Ağla ağlaman gerekiyorsa da; Tebessümü dışarıda bırakmayan Bir dünya verecekse sana…
Hadi, tut ellerimden, Şu hımbıllıktan bir soyun!.. Başka bir giysi geçir üzerine, Seni daha çok gösteren… Kat kat örtülerle sarınmışsın gibi Gizlemeyen, şeklini…
Bak, dondurmacı var az ötede!.. Hani sen çikolatalı, çilekli severdin… Hadi, hemen buradan çıkıp verelim siparişimizi… Henüz o dairenin üzerini saran bulutlar Ruhuna inmemişken; Görmeni engellemezken yüzümü… Sana ulaşabiliyorken oradan yansıyan duygularımla ben, “Sana değer veriyorum” diyen o anlamı Haykırırken en çok da, Tut elimi bir an önce!
Dışarı gel benimle… Ve dondurmacıya giden Yıllar önceki o küçük kızın kalbindeki Telaşla çırpınan kuş kanatlarının sesini duy yine… Çilekli, çikolatalı bir külah dondurmanın Lezzetinden süzülüp gelen bir hayat nasıl olur, Hatırla yeniden… O tatta ifadesini bulan bir hayat nasıl olur…
Sonra yine dönersin evine, korkma; Bir yere kaçmıyor bu ev… O çok sevdiğin köşene çekilir, Kahveni yudumlarsın yine keyifle… Sokağı seyredersin pencerenden; Çok farklı bir ışıkta ama bu kez.. Onu az önce geçtiğin bir sokak yapan, Isıtan bir ışık…
Her zaman geçtiğin sokaktan farklı Bir sokak yapan onu… “Alışverişe gitmeliyim, Yiyecek bir şey kalmamış…” demeden; Öylesine, hayatı solumak için geçtiğin…
Camın ardındaki rüzgârı Yemiş birinin Hayata dokunan elleriyle Tutmaya başlarsın o zaman, bir ucundan hayatı sen de… Onun içinde bir yere koyarsın artık evini.
Taptaze bir havayı Boca edersin Böylece evine… Nefessiz kalan yerlerine Nefes verir, Kovarsın evinden kasveti.
Patlıcanları dolaptan çıkarır, “Yemeği yetiştirmem gerek akşama” dersin, Her zamanki gibi yine… Ama her zamandan farklı olan Bir şeyi var ederek yüzünde… Bir yağmur damlasının ılık dokunuşu Gibi teninde hissederek hayatı, O dokunuşun tatlı ürperişiyle Yaparsın bu kez, Önceden yaptığın her şeyi… Patlıcanlara bile gülümsersin.
“Ne yapabilirim Daha iyi solumak için hayatı?” diye sorarsın onlara belki de o gülüşünle…
“Kapadokya gezisinden söz ediyordu arkadaşım geçenlerde… Gideyim mi O’nunla, ne dersiniz?” dersin belki.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
YAĞMUR DAMLASI şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YAĞMUR DAMLASI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şair denilen kendi kuyularında kendini öldürmektense ve nice yıl, ay, gün, saat dakika bunu yaşamayan anlamaz da nezdimde elbet, mevsim kışa döndü şair azıcık kalın giyin ve dışarı çık ve korkma dondurma her mevsim iyi gelir insana ve sonra azıcık başını kaldırsan yine o martı, yine o hava, çek doya doya içine...