DÜŞLERİM SANA DAİR KOŞARADIM PANAYIRIDIR DÜNYANINŞiirin hikayesini görmek için tıklayın sussan pişmanlık,konuşsan kusur
vitrinlerde satılık düşler boy boy kelepir,nefes nefese gülsen umursamaz,kaçsan suça teşvik.. yüzü ıslak mavi kuş yağmura gizler umudunu sökülür bir çınar ormanın kalbinden neden koşaradım girilen şehrin kapısından nihavent çıkılır? cumartesi,deliceler aşkına!.ömründen kendini düşürmeyen tek gün yalnızca dünyanın bütün cumartesileri sevsin istiyorum gökyüzünü.. ’her kent biraz hüzün biraz umuttur’ sokakta kesif bir koku sanırsın boydan boya tütsüler yakılmış kaldırımlarında istenirse iğne deliğinden geçen harfler bile kayıp ya şarkılar insan bazen bir notaya ömrünü verebiliyor işte her sabah merdivenlerde ermenice selamlayan karin teyze devrimci bir kadının türküsünden, lilith’e yüksek volüm şarkılar söylüyor geceye insan bazen bir notaya ömrünü verebiliyor işte bu sabah ilk kez kendisine zazaca bakıp,ermenice güleceğim ona anlatmayana kadar bilmiyordum oysa ’inci tanesi’nin göğe bu kadar yakın bu kadar üzgün durduğunu
Hangi yola koyulsam,bütün şarkılarım ezberimde
kilometre levhaları tam yaklaştığımı gösterdiğinde kollarımdan tutulup götürülürüm bilinmeyen adreslere şiire yatırsam düşlerimi,kimi zaman çığlar,çığlıklar yetmez kalbin düşey sesine gider küçük bir kasabanın dışında derme çatma odasında kalırsın kasabalının yüzlerindeki hüzünleri deşşen içilen çaylarla karışık,ölürde ele vermezler seni ya da bir muhbirin çetelesinden düşmüşsen ne şan,ne şöhret Pavlo’nun köpekleri gibi saldırırlar diyorum ki,yakamoz gülüşlü yüzlerce gönderilmemiş mektuplarımdan,derleme bir mektup çıkarıp yollasam sana olur mu rüzgarın dağıttığı düşlerden tut da,hırçın sevdana kadar ne ararsan var içinde diyorum ki,sen otur Sevgi Soysal’ı yaz ben Simone de Beauvoir’ı anlatayım gözlerine Bir kemanın nağmelerinde sarmaşık serinliği dolsun içimize diyorumki,ne yap et yeni bir şifre kur geceye Eylül,henüz dökmedi yapraklarımı diyorum ki bu gece yıldızlar kendi göğüne kapalı gişe deniz dalgalı şehrin eteklerine tutunup fırtına koparsam mavileşir mi sokaklar diner mi ağrısı,bir sözcüğü en olmadık yerde terkeden umut ah işte! arasıra görüntülerinle sen geldin yine yoksa Eylül bitmeden aklımı verecektim utangaç çocuklara ve yine sen yetiştin imdadıma şimdi sorsan! sanki Temmuz’lu bir gündeyim derdim ’haftasonu radyoda bulursun içimdeki çocuğun sesini sahi,beyaz umutlar besleyenler,kar yağdığında sevineceği düş’ü gerçek kılarlar mı?’ |