Temmuz Geçene Kadar Bütün Hüzünlerimi Toplayıp Dolaplara Kaldırdım/Evde Bir Panayır Hali/GörmelisinŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İçinde yazmaya yeltenemediğin bir şiir,anlatamadığın
bir öykü saklamak kadar büyük ızdırap yoktur. Siz Temmuz’u merak ettiniz mi hiç?..Bana Temmuz’u sorun,size ateşli bir figüran heyecanıyla anlatayım.. Temmuz geçene kadar bütün hüzünlerimi toplayıp dolaplara kaldırdım.. Evde bir panayır hali,görmelisin..Temmuz’da dört güzel Cumartesi durmadan yapraklarını açacak..Üzerime salkım saçak kokular yağacak, ışıl,ışıl..Saçlarım rast makamı.. Dehşet bir gülüş dolacak gözlerinden gözlerime.. Bu mevsimde nerde nasıl olursam olayım kaç el,kaç ayakla düşerim yollara.. O anda bütün yolculuklar terkedilmişlik duygusu verir.. Uzun yolları aşarak,incik boncuk çarşısı olan kasabalardan, ışıklı büyük kentlerden geçerim,bütün bunları değme aksiyon filmlere taş çıkarırcasına yaparım.. İçimdeki ses,ha gayret,Temmuz’un yanakları kızaracak birazdan..Buna değer diyor.. Bugece yastık kılıfıma rasgele bir şiir çekiyorum.. Fonda yüksek volüm Cumartesi şarkıları.. Aragon’un Ela’sına Şems’in tiradı olur söyleyeceklerim.. Temmuz,nasıl desem,bir çiçeği tomurcuğunda koklamak gibi, hiçbir şiirde barınamayan isim gibi.. Kentler dönüşler için vardır bunu biliyor muydun?.. Hadi indir boynundaki fuları yarıya, birazdan ihtilal olur. Mevsimini bekleyemeyen hayta bir bahar gibi savura savura içime döküyorsun ya yapraklarını; Seni ’Kayıp gölgeler kenti’!!..Bu filmden toplum sorumludur,sen değil.. Temmuz’da bir yanım yanık toprak kokusu bir yanım denize varır.. Bu mevsimde hayellerim bile beni isyana teşvik ediyor.. Şimdi ilk gelen vapuru alıp uzak,ıssız bir adaya götürsem içindeki herkesi dışarı çıkartsam,kalem kağıt versem ve desemki özlem duyduğunuz üç şeyi yazın,ne yanıtlar verirler tahmin etmek o kadar sevimli ki.. Yazdıklarım kadar kalabalıklaşıyorum,sanki hiç varolmamış gibiyim.. Söylediklerime asla inanma,yazdıklarıma inan sen hep.. Davasını satmamış bir militanın yüzündeki gurur gibi Bütün olasılıklarımı zorluyorum,evini arayan darmadağınık şiirler gibiyim.. Şımarık bir günün sarkacında,’Sen Umutsun’ diyorum.. Marsha,son filmini yazarken çağımızın dramını sürekli yalnızlığın gizli bir iletişimsizliğinden kaynaklanığından bahsediyordu.. İnsanlığın bu gizli iletişimsizliğini seneryolarındaki karakterlere verdiği devada somutluyordu.. Dünyanın her yerini gezen filmlerini,insanın hayatla iletişimini,insanın insanla ve kendi içsel hüznüyle yakınlaştırıyor olması,hepimizin birbirimize benzdiğini fakat bazılarımızın o iletişimsizliğin farkına varamamasını şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.. Doktor Azuela’nın,insanlara ilaçla yapacağı tedaviyi kalemle yaparkenki gurur ve birazda utangançlığını hissettiriyor bana bu durum.. Bugün gün boyu bu düşünceyle dolup taştım.. Baştanaşağı bir zaferi kuşanmışım gibi tuhaf bir duygu içindeydim aynı zamanda.. Bu zaferim kâh çocukça bir zaferdi kâh kararlı bir militan direnci.. Seni ’Kayıp gölgeler kenti’!!..Bu filmden toplum sorumludur,sen değil.. Temmuz’da dört güzel Cumartesi sahiplenir nasılsa balkonçiçeklerimi, ama canparem şu anda evde bir panayır hali,görmelisin.. Yedinci mevsimde böyle umutçiçekleri sinmiş ya üzerime, sana dair söyleyeceklerim hep bir izdihamdır.. Temmuz İlk Cumartesi-2014..
’Gitmek’ sözcüğünün öyküsünü yazsak,zaman kendini bir taşın dibine susardı..
Temmuz denince uzanıp içimi görürüm coşkulu dört Cumartesi şebboy biraz nergis biraz papatya ah! kristal hüzünlerim adına ve yaprağı ipeğe kanmış tenimden ötürü en çok özlemlere dayalı yaşam kırığı mor zambak kalbim atıyorsa senin mevsimindendir böyle pıt pıt böyle aşk ritminde Temmuz’da bütün filmler şiir giyer gözlerim küskün şehre baka baka kararır içim dolar rüzgarım dökülür yerlere sırılsıklam düşlere uyanırım Ve sen!! ne denir ki sana Temmuz’da en çok orkideler,akasyalar gelincik çiçekleri açsın rüzgarlı saçlarında Ve sen!! seni yazmak en çok Temmuz’da yaralınıp çıkmaktır adına her şiirde seni sevmek ’sebepsiz gülmektir’ dünyaya her sabah radyoyu açık bırakıp çıkmaktır evden seni sevmek tut ki gökyüzü okşuyor usulca yüzümüzü öbür yanımızla uzayan zeytin ağaçlarında gündüz kuşları pavurya bükümlü bir vapurdayız bir atlastan bir atlasa çocuklarla çiçeklerle yol alıyoruz Su’da yakamoza dokunmaktır seni sevmek Ve şimdi sen, yaşa,sarp yollardan düzlüğe çık yağmur suyuna tara saçlarını başkasının acısını sür yorgunluğuna Temmuz’lu mevsimlere uyan her sabah seni hercai! seni baharda son yaprağın düşmesini bekleyen ağacın dalı! bu filmden toplum sorumludur en çok -Sana bazı harfler vereceğim seçilmişlerden.Beş adet..Birincisini kapına dik.. Karanfilli zamanlar tam dayanacakken kapına,orkideler ayaklansın. Yahut menekşeler.İkincisini saçlarına iliştir,ki denizler ıslatan saçların yağan yağmura,doğan güneşe umut olsun Üçüncüsünü güvertenin palarmasına mavi bir mandalla havalandır.Üçüncü harf göğe yakın olmalı Saydamsu. Çünkü ilk harf daima göğe yakın durmalı. Özleyince,beklenen bekleyeni göğün adıyla fısıldar dilbalıklarına bile.. Dördüncüsü senin cebinde,beşinci harf benim cebimde cümle kurabilmeyi becerebilene kadar tutalım,ya da sen Temmuz geçene kadar bırakma yeter- |
Beğendimve haz aldım…
...................................................... Saygı ve Selamlar….