KIYISINI YİTİRMİŞ BİR KAYIKTI DÜŞTE GÖRDÜĞÜMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bitmeyen adımlarım yığılıyor teraslara..haftasonu çekimlerini
sokağa çıkarıyorum..omuzlarımdan çarptıklarımdan başkasını sorumlu tutuyorum,kendimi bir mısraya yakın tutarak.. alkışla susturulan vicdanlardan ışıksızlık yığılsa da,en görkemli tiradlarımız yine de vücudumuzda elitist,kirli bir kalabalığın gözlerine selam verrir kurtarılmış bir bölge gibi.. ortalık infaz saatlerine mıhlansa da bedenimizin gizli mesaileri uğruna,beyaz beyaz perdelerin sıcağında yaşanacağız kim bilir.. oysa son geceye rağmen fonda yine lilith ezgileriyle oraya buraya saçılmış yazılar,ekranda siyah beyaz siluetin.. bir sigara yakıyorum birazdan,son kez sözcüklerin dökülsün istiyorum bir cümle olsa da yeter ister fotoğrafını çek gecenin,ister incir ağacını anlat şifrelenmiş bütün cümlelerimi bu defa deşifre ettim günleri kodlamadan bütün harflerin içindeki isyanları bastırdım hafif meşrep bir vapurun güvertesinden rayboyu düşmeden yollara birazdan,son kez sözcüklerin dökülsün istiyorum bir cümle olsa da yeter dışardaki ses ürkütmesin bizi ya kalbin düşey sesi dolaşacak damarlarında ya da spastik ritmi..
düşte
kızılca kıyamet sokaklar adıyorum yağmur damlacığı kadar bir yanına hayatın son yaz mevsimi kabına sığmaz bir mekandayız dolaştık bir süre tepemde bir yıldızın zahiri görüntüsü iz bırakır da kayar yüzümü dayayıp soluğuna bir hece bırakıyorum kirpiklerine baştanaşağı karanfil kokuları saçıyorsun saçlarından avuçlarıma bir nefeste adını değiştiriyorum deşifre etmeden ’içimdeki kocaman gökyüzü! uzundur unutuşun saçları’ rastlantısı azalmış bir hayata tutunmuşuz gibiyim kuşandığım,bir şehrin kayıp yüzü ağır dayanılır fütursuz ve illegal düşte limansız ellerine düşür gözlerini kirpiklerinde iğde kokuları avuçlarında ıhlara ve zeytin yapraklarıyla saçlarından kimse öpmemiş dağ çiçekleri yamaçlarına koşar durur ne fayda güneşten önce düşlerin tutuşuyor ya sonsuz sessizlikler örtüyorum üzerine düşten sonra oysa çokça prova yapmıştım,olmadı bu defa doğaçlama bir yolculuğa dökülecek nehirlerim gitmeden bütün yarım kalmış düşlerimi çatıdan attım! ’yine bir sahne kurmuşsun yanyana sözcüklerinden izledikçe suflörüm şarkıların dublörüm hiç olmadı fakat olsaydı,ihanet olurdu sanırım bilmeden seneristide,yönetmenide sen oluyorsun her sözcüğünde neden her seferinde duvarlarını farklı renklerle boyuyorsun’ katıksız ve yorgun bir yolcu nefesiyle yaralanıp çıkmaktır adına yazılan her şiir’ |