karalara çalma sevdayı...
kalıplara sığdıramadım hayatı
gidişlere yazılmış bir vurgundan kaçarken... dokunamadım hiçbir zaman sevgiliye ne kağıt oldu ne mürekkeb yazamadım adını geceden kalma bir iniltiyle... şarkılara yazdım anılarını tuttuğum her dilekte üçüncü şarkı senindi seherin yüzüme vuran serinliğinde dindirilemeyecek bir gidişin kal denmeyen bir tesellisi gibiydi her şey... sözleri eksik bir hayalin başlangıcında rayına oturtamıyorum sensizliği bir ümit enkazından kalma kırıntılarla porsumuş bir umudun kırıntılarını toplarken dudaklarımla morarmaya yüz tutmuş bir birlikteliğin semasında duası eksik kalmış zakir gibi adını anmadan ölmenin korkusu var yürekte hala... renksiz bir ihanetin tam ortasında karanlığını boyamaya yüzü tutan vefasız bir bakışın adına yazılmış bir şiirin utancını anlatır belki dokunamadığım sevgili intihar etmiş sevdasıyla... yazamadığım ismin son hecesi gibiydi her şey vurgusu son hecede olan bir dilin telaffuzunu unutmuş bir dudaktan çıkan çatlaklarından ayrılığın kanını akıtan bir suskunluk can yakan dervişleri ağlatan bir ölüm yangını sardı içimi... ne çare... Elif diyemedim ben belki türküler dizdiremedim ardın sıra ne mühür ne kömür anlatabildi bakışının nefesini yaşlarını bıraktı bana geceden kalma iniltiyle... belki sen unuttun beni karanfilimi çıkardın belki defterinden zaten yaşlarımla işlediğim mendilimi hiç almadın ki... ihanete boyanmış bir hayatın varisi ellerimde bir sevdam kaldı ne olur onuda elimden alıp da karalara çalma... el değmemiş mendilim gibi gözlerin gibi senin gibi yüreğimde karalara çalma... |