ölümsıratı geçmek için baş koyduk bu yola geride kalanlar hep alev rengi bir karanlık ve çocukken küsmek bilmeyen gönül kırgınlıkları arasında gece renkli saçlarıyla hüzün dokunur elem vermeden içime... hengameler var gözlerimde görür gözlerin beyaz bir elbide giymek içindi bunca hasret buz gibi bir yuvada soba yakmak için dua etmekti ateşi söndüren kendi ellerinle... boşluğa kürek çekmek kadar kolaydı sonsuzluk adına kurban edilen tüm anılar günah renkli bir kadına çıkıyordu ve ben elbisesini giyip bu badirenin yola çıktım yolsuzluğa adım adım zamansızlığa kaçıp giderken beyaz korkusuz bir zambak baş gösterir içimde gece renkli saçlarıyla bizi büyüten hüzün bizi biz yapana göndermek için ses verdi ne merhabalar ne de elvedalar içindi tüm nefes aralığı saçlarına tel tel asılmış yalnızlıkların ayakları kesen raylarında birlikte gidilecek treni beklemek sonuçları umursamadan ve bir adım ile hoşgeldin... ne çok ağladı yaşları geçmişe akıp giden kaderim ey gelme amacını unutup gönderene ihanet eden yüreğim bir babanın kimsesizlik korkusu içinde bir anne gibi yavaşça ör ölümü içerime öyle bir ör ki bir daha süslü karanlığa gömülmesin hevesim.. |