Şehir
Yaşıyorsa her şehir büyür
Ayaklarından asılan adamların Kanlarında bozguna uğramış sokaklarla Beraber… Bu şehirde Gezinen gölgelerin parmak izlerinde Sabahlanır çoğu zaman… Ağaçların gölgelerinden hayatı Kesen yapakların kaçtığı Rüzgarlar doğar ve en Bilindik resimlerin içinden en korkunç Adamlar çıkacak gibi gözler Topaç misalidir… Sabah şehirler karışır… Ona ulaşacak kadar mı sevilir Yoksa ona varana kadar Her şey sevilir miydi? Yol başlarındaki her köşeye değmiyor Ellerin Sen sadece orada beklememi İstiyorsun… Bir ecelin ellerine sürerek beni… Saatler sana benzeyemeye başladığında İçimde hep bir akrep zehir’i Ve bal arısı kıvamındaki tadın Her bir ihanet sana daha çok benziyor… Artık… Kavuşunca akreple yelkovan… Sesler kısılır mıydı? Ardından boyumun yettiği kadar bağırarak Yoksa Sessizleşince mi unuturdu isimler Yoksa unutmak mıdır sessizleşerek Ölmek… Hangi şekliydi aşkın Uzaktan Hayalinle sarılarak ölmek… Ne zaman açılsak Masmavi bir denizin en adam olan İçli yanına Deniz zaten mısra mısra sen kokar Ufuk sen Küreklerde adın Bir masa alnının kıvrımlarından söktüğümüz Örtünün altında sakladığımız Sensizliğe kalkan kadehlerde boğulmamız Bundandır hep… Bir kalemin yanına koyulan silgi gibi Bir iz bırakarak hayatın En ip asmaca yanında Birden harfleri silerek yeniden başlatıyordun Ellerin a ş k gibiydi Tahmini kolay yaşaması zor… Herkes ölüyor muydu kalp eksikliğinden Yoksa yetmediğinden mi? Sıkışıyordu Bir dilim ekmek kıvamında a y r ı l ı k l a r… Yoksa zorlamı sıkılaştırıyorduk Hava kaçmasın diye acılı yanlarımıza… Kaça kadar sayabiliyorsan Aşıktın yoksa ilkokul sıralarındaki Çarpım tablolarından mı çıkartmak gerekiyordu Gittiğinde geçen yılların Beyazlatabildiği saçlarını… Herkesin renkli boyasından çıkan yüzlerin Bir arada toplanarak sanatsal olmasında mıydı? Aşkı ifade eden adamlar… Yoksa Adamlıktan çıkana kadar sevenler miydi? Aşık dediğimiz insanlar… Her kitabın son satırında yazılı Bitti gibi aslında bitmediğini bilmek değil miydi? A ş k lar… Yoksa bir Don Kişot cesaretinde Yel değirmenleriyle savaşarak Yaşamak mıydı?... Yüzsüz resimlere ağlayarak Hala burada diye aldanmalar… Sözlerin ve yeminlerin arasına karıştığı Dudakların aşklaştığı Anlarda mıydı? Kavuşmalar… Yoksa Sadece a y r ı l ı r k e n m i buluşuyordu Veda etmek için gözler… Ağlamakla yağmurun altında Sen giyinmemiş bir bedenin ölürcesine Islanması arasındaki fark neydi… Neydi a ş k ın yedi bulunmazı Gülümsediğimiz bir resimde… Neden her yolun barikatlarından Uçurum manzarasına bakmak için Ölmeyi öğrendiğimizden Beri kavuşamaz oldu eller… Yüreğin en güzel süsü Ellerinle dokuduğun Parmaklarımızın işlenmesi değil miydi? Ne kadar uzaktı ufuk Senin kanlı gözlerinde… Neden sana ulaşmak Bu kadar zordu Adresi kayıp yokuş yukarı Çıkılan Örülü saçlarında oturma alışkanlığın… Nasıl sevseydim seni Bırakıp gitmezdin ellerimi… Yeniden gelsen keserim Bileklerimden ellerimi… (Se) |
yoksa değişen usluplar mı
vedalarda ellerin günahı ne
şiir çok güzel