0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1814
Okunma
Bedenini esirgeme ruhundan… Gecenin boşluğunu en çok gündüz arar…
Giden güneşin ardından uyu
Gündüz ışığında kavrulursan eğer
Yıldızların arasına sakla kendini
Düşünki çölde uyuyan bir kumsun…
Yüksek tepelere tırman kaya gibi
Eğer kırılırsa parmakların daha fazla
Tutun bir ağacın köklerine sıkıca
Ve elleri sağlamdır sakın korkma…
Yetim acılara okşanmış eller serp
Eğer saçlarının arasında kaybolursan
Yüzüne yakın ağla ve ıslatma kurumuş yerleri
Gezdiğin tende heyecanlanıp fazla susma
Rüzgâr çabuk uçurur bilirsin ağırlığın yoksa…
Sesi olmayan kalplere as sözcükleri
Sıkı ört ki kapıları bir daha açılmasın yaraları
Denizin ayaklarıyla yürü gökyüzünde
Martıların yemeğini dağıtma bulutları üfleyip...
Korkma şehrin ışıkları söndüğünde
Gözlerinin suyuyla serinlet yanaklarını
Gerçekten korkma içinde yalan yoksa
Herkes gibi ölme farkın olduğun açıksa…
Yalnızlığa sığınmak marifet değil aslında
Daha çok fazlasın anlaman gerekir avuçlarında
Dönüp arkanı susmamalısın insanlara
Gitmek çözüm değil bir yanın bağlıysa…
İsyanın suçuna ortak aramaktan vazgeç
Bütün kal’ları kitaplara bırak satır aralarında
İçine sakladığın ne varsa çıkar at
Eğer dudaklarına çığlık gerekiyorsa…
Soru sormaya eğer gitmesi gerekse
Her şey yıkanabilir bir gözyaşıyla
Kazılacak gülümsemeler bırakma kimseye
Gerekiyorsa sök at dişlerini uğramasın aklına…
Uyan alnını değir sevdiğin adama
Toprağı kazar gibi çık içinden o anda
Bir ağaca konarak incitme kollarını
Çocuklarını öldürür canlıları sevmez onlar…
Her gece ölü doğurur sabaha uyansın diye
Gözlerin uyandıramayacağı ölü yoktur
Bulunmaz hint kumaşına benzemez insan
Bir başkasının dilinde uykudadır kelam et adını…
Sevgimizi esirgemedim dudağımdan
İçime sığmadı taştı bir nehir gibi
Bir mahzen kapısıyım şimdi üstüme kapanan
Bir su damlıyor kalbim gibi takip et o su birikintisini…
Hilebaz yüreğim prenses… Sensiz asla var olamaz…
//Ersoy/
5.0
100% (1)