Çerkez Kızı
Sabahın mahur vaktinde, uğradım gül bahçesinde
Anlaımaya mecbur muydum, memleketin nazlısını? Masallardan derlediği, tarifsiz bahanelerle Dallarını destelerken, gül vermedi Çerkez kızı. Ala, yeşile sevdalı, uğraşır şevkle, hevesle Gerdanında incileri, şebnem vurmuş sinesine. İşlemiş bir rumuz isim, mendilinin köşesine Katlayıp koydu göğsüne, sır vermedi Çerkez Kızı. Tabiatına yabancı, tavırlarının aksine Yüzünde bahar telaşı, bal damlıyor gamzesine Yalan-dolan yakışır mı, kalem kaşlı gözlerinde? Sürmeli, gür kirpikleri, fer vermedi Çerkez kızı. Nağmelerle tempo tutup, ahçık faslına geçince Can yakar işvesi, nazı, perçemlerini açınca. Yorgun argın yaren diye, yalnızlığını seçince Ihlamurun gölgesinde, yer vermedi Çerkez kızı. Uykusu kıt, şekerleme, ayranının eksik suyu İbrişim kuşak belinde, al fistanlı, servi boylu. Esvabının renklerinden anlayamadım huyunu Beni meraklara salıp, sor demedi Çerkez kızı Gençliğinin zirvesinde, avareye zaman vermez Övgülerle süslediğim, dualarımı beğenmez. Basiretim darmadağın, divaneye güvenemez. Dünyayı yakmak isterken, kor vermedi Çerkez kızı. Kartallardan ilham almış, değişmez tarzı, biçimi Gururunun pençesinde, inadından vazgeçer mi? Tescilli asaletiyle, gücenme hakkımı çeldi Dağlara duman çökünce, yol vermedi Çerkez kızı. Ömer ÇELİK |