3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
3410
Okunma

Dağıtır hoyrat elde, tarifeli rüzgarlar
Kınalı, gür saçlarını.
Gamzeli yanakların naif renkleri solar.
Sızlar yazması değse, çatlamış dudakları.
Islak kirpiklerinden kan ile hicran damlar
Utanır çiselesem
Küs müdür talihine, yayla güzeli Meryem.
Zarif serzenişlerle en çok yalnız düşünür.
Sebepsiz, şaibesiz
Yoksa garip doğanın cezası sürgün müdür?
Dikenli sarmaşıklar yırtar bileklerini
Ayıklar güllerinden
Süsler kaküllerini yayla güzeli Meryem.
Demler taze çayını ikindi güneşiyle
Bir çoban çeşmesinde.
Yanık ezgilerden seçer azığını
Özenle sakladığı muğlak hasletlerine.
Tedirgindir, telaşlıdır gülerken
Besler ümitlerini yayla güzeli Meryem.
Dalar buğulu gözleriyle, turuncu ufuklara
Sakınır gölgelerden
Toz-pembe hayallerle dolaşır koca kenti
Köhne kaldırımlarda haraç-mezat sevdalar...
Yakar tüm mektupları, dağıtır küllerini
Vazgeçer mi sevmekten?
Avutur yüreğini yayla güzeli Meryem.
Perakende gezerken arşınlar satırları
Aşka bel bağlamasa
Nurhak kadar başı dik, kuşlar kadar özgürdür.
Uğur böcekleri konar serçe parmaklarına
Kalem düşmezdi zaten
Kim tutar ellerini, yayla güzeli Meryem?
Ömer Çelik