KaHroLası KadıN
bu şehri katliamlar büyütüyor,gözlerimdeki kinimde...
sana dalıyorum,kollarıma bıraktıgın kulaçlarımla. derin bir dehlizlere vurdum ayaklarımı... rüyarlarımın hayra yorulmasını izliyorum kahinlerin yüzünde. bu şehrin en güzelini ben sevdim,ilk sabahını ben gördüm bu şehri ilk ben öldürdüm.. eger hala bir yerlerde yaşayabiliyorsam, senden ögrendiklerimi ağlayabiliyorsam, yüzümdeki hazanın yok oluşunu nokta nokta görüyorsam sinsi bir ızdırapla çekiyorum seni, demektir... bu şehri voltalar örüyor;iki ayaklı örümcek bağı! dolanmadığım yeri kalmamış, kaldırımlar çelme takıyor ellerime... ayaklarımda gecenin kelepçesi dilime vurulmuş prangalar isyanlarımda... kimin tenindesin kahrolası kadın? kaç parmak izleri taşıyorsun?! seni kaybeden ruhum tümcelerimde kayboluyor; ruhumun adı sen... yüregim tanımsız yok oluyor,satır aralarına bıraktıgım keşkelerle. kim yazıyor seni kahrolası kadın...?! üreyen cıglıkların sesi sen diye susarken, yoksa bir intihar dahamı yaşanacak gözlerimde... utanıyorum;şehrin kirli yüzü bana bakıyor... ben,bir tek sana sesleniyorum.. duy artık kahrolası kadın... tenimin bir yarısı suskunlugum kadar karanlık iken, kim fısıldıyor tenine nefesini? kim öptü seni,daha dilim tenine ilişmemişken... söyle kim öptü seni... senden yana kopan ne vardı içerimde dokunamayışım mı...? yoksa avuçlarından sızan beş parasız tenim mi..? bir sen vardın ne kadarda kalabalık olmuşsun teninle... hazan kapımızdan girdi , hüzün pencereden.. gülüşlerimiz gam yemiş vuslata, asılı kalmış hüzünlerimiz... avuçlarıma sensizliği koydum kan sıkıyorum dudaklarımdan tınısında kaybet beni ihtiraslı günlerinin, alfabetik ömrümün,sol anahtarı... sahip çıkmalıydın mutluluk şarkımıza... içimden dışıma atılan bir adımdın sen, hayalimiz karşılıksız bir soru. imlası bozulan bir öykümüz olurdu ve ayrılıklara imza atan bir aşk ölüyordu, bir daha doğmamak için. yeniden doğamayacak kadar yok oldum sonum oldun kahrolası kadın... söyle kimin tenindesin.. kahrolası kadın ! yalnızlık abidesi 26.05.2010 03:18 |