Okuduğunuz şiir 9.8.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Yalnızlık Abidesi
Mum karası
Mum karası dudaklarına düştüm bir ölünün gözlerinden öper gibi...
I
Yorgun yüzlü masallar da bir aşkın kalbinden kovduğun çocuktum çıplak umutlarla kalakaldım düş yanında
artık özlemlerini giyen resimleri kucaklıyorum ellerimde bitmiyor yangınlar ateş oldum sana yandım rüzgâr oldum kül diye savruldum ayazın işliyor içime
-üşüyorum ısınamıyorum sensizliğe...
II
bir şifaydı oysa kerbela gönlüme bıraktığın son hatıra leyla esintisi gibi meleklerin şahidi gibi
hangi göz seni bana gösterir hangi yüz seni bana benzetirdi silsen diyorum şu gözlerimdeki yalnızlıkları yağmurum olduğun bir an da
hep kendimden gidiyorsun kimse bilmiyor karanlığa sarılıp ağlıyorum ne zaman gözlerin düşse geceye dudaklarımın kelepçelerinden kaçırıyorum küfürleri
adın ki dilime kördüğümlenen kırılgan bir gülüş ceplerimde siyaha boyanan düşlerim günahsız ölümlerle sende kalan yanıma göç edişim bilmiyordun ki gölgende tükendim
çaresizim arkana bak ayaklarım izinde gömülü duruyor
’aşk ve kin’ eşlik ediyordu acı bir senfoniye sensizliğin kömür dumanıyla tütsülenen akşamlarında ne kadar sevdiysem o kadar çulsuz ne kadar sevildiysem o kadar fakirdim sende
kırmızı isyandı gözbebeklerindeki kadehi kırışım kasvetli bir rüzgârdan ç/almıştım hıncımı infilâk ediyordu attığım her çığlık pervazımda asılı sâlâ sesinde
bir dua yamala yaralarıma sevabına akıbetim n’olur bilmiyorum ama ezelden sürmüştüm hüznüme sabır tanelerini
ceylan uykularını yüzüme çarptığın günbatımında sustum gülüşüme inşa edilen ağıtlar peydahlandı üstün körü büyüyen şehrâzât çocukluğuma ve ben ortalık yerde hayatıma kastediyordum
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mum karası şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mum karası şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
’aşk ve kin’ eşlik ediyordu acı bir senfoniye sensizliğin kömür dumanıyla tütsülenen akşamlarında ne kadar sevdiysem o kadar çulsuz ne kadar sevildiysem o kadar fakirdim sende
kırmızı isyandı gözbebeklerindeki kadehi kırışım kasvetli bir rüzgârdan ç/almıştım hıncımı infilâk ediyordu attığım her çığlık pervazımda asılı sâlâ sesinde
bir dua yamala yaralarıma sevabına akıbetim n’olur bilmiyorum ama ezelden sürmüştüm hüznüme sabır tanelerini
2. Bölümün 2.kıtası bir büyüye kapılmış giderken uyandırdı beni.nacizane bir okuyucu fikri olarak değerlendirirseniz o bölümü bu güzel şiire yakıştıramadım.tebrikler.
Şiir, zekânın kendine inanmayışı, kalbin bu acze acıma duyuşudur. Bu bakımdan en yüksek şiir, musikide bulunur, musikinin en yüksek şiiri ise senfonilerde duyulur.
bu senfonide adeta kulağımızın pası ve gözlerimizin çapağı silindi kutlarım şair dostum ayrıca yorumun için
Mum karası dudaklarına düştüm bir ölünün gözlerinden öper gibi...
I
Yorgun yüzlü masallar da bir aşkın kalbinden kovduğun çocuktum çıplak umutlarla kalakaldım düş yanında
artık özlemlerini giyen resimleri kucaklıyorum ellerimde bitmiyor yangınlar ateş oldum sana yandım rüzgâr oldum kül diye savruldum ayazın işliyor içime
-üşüyorum ısınamıyorum sensizliğe... siiriniz gec gördüm , ama cok begendim yazan kalemi hiseden yüregi kutluyorum selam vede sevgiler birakiyorum sayfaniza
o kadar doldum ki aşka o kadar susadım ki ıslak bir sabaha içimin rüzgarı vuruyor rengini göğüm karanlığa aşılandı sanki kıştan kalma bir ezber yürüdüğüm sahil
artık özlemlerini giyen resimleri kucaklıyorum ellerimde bitmiyor yangınlar ateş oldum sana yandım rüzgâr oldum kül diye savruldum ayazın işliyor içime
-üşüyorum ısınamıyorum sensizliğe...
siirlerinizdeki imgeyi taniyorum, sanki herkes kendi yarasini taniyor,
Gecede hüzün vakti pusu kurmuşken yalnızlığa Öznesi aşk olan cümlelerin isyankar sitemi Kayıpların demlendiği yürekte derin bıçak yarası İki uçu açık anların keskin kanaması Vedanın rüzgarı estiğinde ,hüznün elbisesi giydirilir mor düşlere....
’aşk ve kin’ eşlik ediyordu acı bir senfoniye sensizliğin kömür dumanıyla tütsülenen akşamlarında ne kadar sevdiysem o kadar çulsuz ne kadar sevildiysem o kadar fakirdim sende
aşktır.