11
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1499
Okunma
yalnızlıktan korkan gözlerimle duruyorum ölümün ağzında
yüzümü dar vakitlere aldığından beri güneşi içemiyorum senden
ve avucumun içinde titreyen bir kuşa sevdalanıp
dağıtıyorum yeryüzünden adımı ay’ın şavkına
artık hiç oturamıyorum soğuk taşlara
ayak sesimi işiten zaman yol kenarında ürperiyor
koyup koyup gidiyorum kendimi bahar artığı günlerine
hangi yanından doğsam göçüyorum
böyle böyle alışıyorum haziran bakışlı geceye tek başıma
sesim kullanılmayan güne çarpıyor çırılçıplak
kıyamet oluyorum akşam sözlerimde
içimdeki şeytanı yontup keşke
uzanıp yatabilsem göğsünde
hiç durmadan uslu bir saate takılı kalan aklım
sessizce birleştirdiğimiz hayalinden karanfil sökse
ölümü emerken masumiyet hep yüreğinle ağlıyorum
ve senden ufak ufak adımlarla yürüyorum küçük molalara
bir ucu sende rengimi kurtarmak isteyen sabah
böyle böyle alışıyorum haziran bakışlı geceye tek başıma
yalnızlıktan korkan gözlerimle duruyorum tek yataklı odanın eşiğinde
yüzümü boş sokaklara aldığından beri güneşi isteyemiyorum senden
ve avucumun içinde çamurla oynayan şiir çocuklarım
kalbimden tabut tabut taşıyorum daha doğmadan mavinizi
ah hangi heyecan kaplar şimdi ömrümün yarısını
yanağının çeyreginden de akıyorum yeminli sözlerinle
saklı bakışlarının içinden bir intihar kaldı bana
ne olur sakla yüzünü
ben yaslanıp uyurum ölüm çiçeğinde
keşke
gecenin beliren hilalinde sadece bana yansa lacivert ışığın
dilsiz gülüşlerimle kan yağmazdık gül tenine
biliyorum şimdi hep sancıyla yerleşiyorum koynuna
avutup imgelerimi koluna takamıyorum
ve biliyorum gitmeseydi ellerim ellerinden
ölüm sapmazdı beyaz yolunu
ahh
haziran bakışlı gece
böyle böyle alışıyorum dağ yüreğindeki yokluğuma
5.0
100% (9)