Yalnızlık Kumbaram
Yalnızlık Kumbaram
köşe başındaki çocuk koyu laciye bulamış kusursuz kahkahasını ağır hasta günleri geçirmeye çalışıyor akşam kaçkını ellerimde felsefe kitapları gecekonduların soluk bakışları arasından kucaklayarak zamanın kendine güvensizliğini yalnız saçalrını okşamayı yazıyorum dipnotuna yalnızlığımın öyle bir sismik gül ki sarsılsın ömrüm... zakkum yaprağını okşadı akdeniz meltemi akşam güneşi dolaşırken gözlerimde düşüncelerimdeki ufka kimse dokunmadı hayallerimde yoksunuz hiçbir şafağın sonunda... yok olmayı bilmiyorum kasım’a doğru solgunlaşınca zaman zamanda ’sen’ sözcüğü doğmadan ince düşlerime güldüğün ben ben değilim artık uzaklığın da yok ağlamaya fırsatım gitme vaktim veda hakkım... ölüm gariban çobanı yalanlarımızın sürerken istediği yere doğrularımızı buluştuğum bol kavşaklı ağrılarımla yalnızlık kumbaramda biriktirdiğim korkularımı harcıyorum ilk defa bu kadar aptalcasına bitti biten hiç başlamamıştır gidenin hiç gelmemişliği gibi bitti... hiç bitmemişçesine aptalca... dudağını bile bükmediğin gidişim... bitti... yalnızlık kumbaramda gözlerini yumuşun anlamayışın zamanın nasıl çabuk geçtiğini bensizliğin fark etmediğin... herşey gri yağmur bastırdı köpüklü deniz anılarım şimdi gri ayaklarım çamurlu belki yanında yalnızlık bile güzel... Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılanacak şey değil
Apansız geliyor aklıma...
Melih Cevdet Anday
Kutlarım şairim güzel dizelerinizi yürek sesiniz bir yakomoz ışltısıydı bu firari saatlerde gecenin en koyu rengine
sevgimdesin...............