Kağan Kağan'ın Kurdubu ne demdir akşamcı yıldızlara hazır içimden geçirdiğim o şarkı ışıkların derdinde ve ben göz kırptığım bu son acıyla yürüyorum yabancı bir kaldırımda... çaldığım düşün son kırıntısı cebimde senden mi kaldı dargın o buluttan mı ölümle aramdaki yağmurla ıslı saçlarının ucuyla emziriyor gecemi ben o gecede değilim sanki kalbimdeki merdivenlerde kayıp bitmeyen bu döngüde boğuk iki yakama gömük başımı alıp yeni bir sürgüne sürükleniyorum şarkıların hatırına saklı bir göz yaşından sonra düğümü çözük öykülü... artık hep artık demek zamanı geçen yıllar her şey sanki bunun içinmiş mutsuzluk başka bir şey beklememekmiş ölümden tüm yakın uzaklara şimdi sobe beynimdeki çocuk ağlıyor dışımdaki adama duvarlar hep duvarmış sefasını sürdüğüm sarı ışıklı perdeler yüzüme çekikmiş meğer hep meğermiş gençlik arkadaşım martıya fırlattığım ısırıklı elma yalnızlığımın dalgasıymış kağan kağanın kurduymuş sen aradaki hayalet meğer hep artıkmış artık hep meğer ... ayıldığım bu sonda sen kendi kentinsin ben iki uç arasında hep mülteci hayat neden kalbime fransız neden sevdiğim sokaklarda kendimin çıkmazıyım damlarda uçurtma zamanı tek saatim kapı önlerinde ikindi çaylarının buğusu özlemlerimde ilkokul önlüğümün kolalı yakasında salça lekesi ağzımda soğan kokusu hâlâ sana koşuyorum ayaklarım tutuk mahallenin çeşmesine ilk varmak istediğim gibi ama neden bu sonda ayıldım ben nam-ı diğer görünmez adam çarli acıya kazancım kendime kayıp neyse ki hep şarkılıyım çıkınımdaki notadan kalkıp ayıldığım bu sonda... kağan işçen... Kağan İşçen |