Sulu Gözlü Yoldaş
Sulu Gözlü Yoldaş...
...soğuklarla baş edemeyen saçların dumanlı dudaklarına selam çakar gibi alnında cebinde taşıdığın matbaa kokulu umudunu kıskanırken ilk gençliğim : "olacak" derdin "olacak"..." "göğe bak anlarsın bulutlar bir Nâzım için geçmedi böyle pespembe bir sabahın ağzında üşüdük ya birlikte ellerime tutuşturduğun şiirini kaç kere yüreğime ısladım ufaklık sen öyle dünya meydanında griye tutkun ben grinin içinde dünyayı senin rengine boyuyorum... çocuklar gibi devrimci olur musun sulu gözlü yoldaş seni sırf yüreğime sunduğun sözcüklerle bırakamam bir kez... ödünç heyecanını terbiye ettiğin tarihe tutunmayı kitap sayfalarını didiklenmeye bırakmadan sesine sarılmakta bul... göğsünü açıp her gece böyle annesizlik kabuslarının o bitmeyen dönemecinde ağlamalarının ortasından çıkar gülüşümüzü ortaya ben hep dönüşsüz son gidişim sandığın daldığım o korktuğun sokaklarımda sen kalabalığına gürültüsüne sığındığın ana caddelerinde ama nasılsa tek yürek atıyormuş işte ikimizde de sulu gözlü yoldaş birimizden biri uykusundan olacak illa ki birimizden biri yokta yoklukta işte ocakta ama hepimiz aynı umutta"... "akşam sarısı derdin özlem bu bizimle birlikte gelmiş veremli bir öksürükle yağmur yıkamasa ağrılarımızı götürmez üşümemizi sabaha"... "sulu gözlü yoldaş akşam yollarında karanlığa sarılmaya talip kızma aklı yetmiyor zamana yine belki ama acıdan mahçup bakışlarına samimilikte meşhur başka iklimlere de anlatıyor seni nasıl çocukça sevdiğini hem korkulu sokaklarında gezmeyi seviyor da artık sesler ve kokular topluyor sana dair senin uğrunda bir tarih bıraktığın mutluluğunun adına"... anısına ...saygıyla...coşkuyla... kağan işçen... |