Ayak Ucumda
Bıraktığın yağmurla yaşlandı şehir
Balkonlarda esmer iklimi gözlerinin Yokuş yukarı bir ruzgardı eski Evler adsız tüm kapılar bizim Bir akşam ağzı degişik otlar kokuyor Son gölgeler su içiyor yalnızlığımdan Bu taksim akıllara ziyan bu başlarken biten Bu makam ancak ikimizin... Bir yaz ertesini özlemeye baslamaktı Arasız mevsimler dönüşü deniz aşırı uzak son kasabasında öğle uykusunun... içindeki çocuk hep hastadir loş zamanlara düşkün Aryaları pazartesi sabahı da umarsız Ansiklopedi sayfası kokulu bir gün sessizliğinde ilk aksam haylazı kırlangıçlarını bekleyen Adına yalnızlığının... son rüyadan uyanmadan elime tutuşturduğun akşam ışıklarını alıyorum koynuma yokuş boyu apartmanlar ayaklarıma misafir sen tüm çocuk halinle sarı pencerelerde hevesli serçenin umuda yankesiciliği son rüyadan uyanmadan yüzünü buruşturduğun akşam sorgularını asıyorum boynuma... sokaklarda kaybolurken soluğumun sıcaklığı uykuya dalıp giden evlere kıskanç bir yaşamak tutkusuyla çözdüğüm soruydu yüzün altı çizilmiş seslere muhtaç tek özlemimdin yoluma çıkan hiçbir yağmura teslim olmadan zamanı donduran bir bahçe yaptım gözbebeklerime seninle kalsın diye son kıpırtısı kirpiklerimin... "ayak ucumda çocuk gülüşlü kumru başımı nereye çevirsem aynı mavi yanımdan eksik etmediğim yokluğun da" kağan işçen... |