2
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
336
Okunma
ARTIK BİTTİ
“Yalnız sana açılmış ve sana kapanmış o kapıda,
Kırık bıraktın gönlümü.
Kırıp bıraktın gönlümü.
Aldın, götürdün ne varsa.
Yarım bıraktın ömrümü.”
Gövdemde soluksuz bir ağrı var, sevgilim.
Bu giden nisan mıdır?
Kulaklarımda, uzak diyarlara yakılmış türkülerle; gecenin karaya çaldığı o kısır vakitte, göle dökülen yıldızları avuçluyorum.
Kim demiş uzakları yakın eden biri var diye?
Can yanmasından ve kan kaybından başka neye yarar ki insan?
Ah benim nice destanlar,
Acılar,
Taburlar dolusu hayatlar,
Uzun hikayelerden kopup gelen kısrağım.
Ah benim canım,
Canan’ım,
Ezberimde olmayan namazım, niyazım.
Kimseye edemediğim nazım…
Üç sekizin ve defalarca sıfırın sıralandığı numaralarla doldurdum ninni boşluğunu.
İşte ta o zamanlardan kalma bedenimdeki bu ağrı.
Kalbimi tutup “Artık bitti” demelerim, o zamanlardan.
Aynadaki korkak gözlerle yabancılığım,
Motor gürültüsünden korkmalarım o zamanlardan.
Ne çok geceyi aya gelin ettim,
Ne çok yıkılmaz duvara kapılar açtım, bir bilsen.
Sokağım olmayan ne çok sokakta,
Ne çok çatım olmayan çatıyı evim bildim.
Ne çok kapı eşiğinde, ayakkabılarının ucunu ta ötelere çevirdim sakallı adamların.
Başaramadım.
Siyah pelerinli atlıdan ne yaptıysam seni koruyamadım.
Nereden bileceksin, kaburgamın eşiğinde buram buram ter kokan o adamın, fiyakalı ceketinin bıraktığı yarayı?
Yüreği taş olan adamların ayakları yumuşak olur, aldatır insanı.
Ne çok aldandık, nereden bileceksin.
Gözümü kapıyorum, sevgilim.
Zihnimin ötelerinde bir çift pencere kanadı açılıyor karanlığa.
İri iri kayalıklar.
Uzaklaşan adımlar.
Birkaç meşe ağacı.
Al yanaklı gelin çocuklar.
Göğe gelişi güzel saçılmış parlak yıldızlar.
Bir kadın çığlığı.
Çığlık çığlığa bir kadın…
Oda dolusu çocuğun suskunluğu.
Korkak adımlar.
Fısıltılar, fısıltılar, fısıltılar…
Ve sayısını asla bilemeyeceğim yaralar, bereler… saç örgüsüne işlenmiş kimsesizlikler.
Yün kokusu…
En çok da,
En çok da süt kokulu bir kadının korkusu.
Özlemek diye bir şeyin olduğunu inkâr ediyor aklım, inkâr ediyor kalbim.
Ben, gözleri boşlukta bir insanım, sevgilim.
Gülüşleri yamalı, zihniyle ha bire kavgalı.
Bundandır işte gövdemdeki bu duraksız ağrı.
Soğuklarda zayıflığım,
Sıcaklarda, kan ter içinde kalmışlığım…
Bundandır bıyıklı adamlara, aşka belenmiş kızgınlığım.
Sevgilim… Daha neler neler vardı yazılacak bu hikâyede.
Lakin sen az evvel gittin.
Kapıyı çekerken tereddüt bile etmedin.
Kapandı kanatları penceremin.
Kayalar ağladı.
Yıldızlar hırla döküldü başımdan aşağı.
Sustu o adamlar, sustu ağlayan kadın.
Kadın sustu.
Kalbini tutup “Artık bitti” demişsin, öyle mi?
Ben şimdi yarı dalgın bir uyanıklıkta, sana gelen son yolda bir alçalıp bir yükselip, adım adım sona gelmekteyim.
Yanımda bulutlar, yanımda gülen çocuklar… belki bir de sen…
Sahi sevgilim, sahi, gelir misin seslensem?
Anneme…
02.06.2025
5.0
100% (9)