DONUKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı bakıp kapatıyorlar geceye giriyor türküler ve ince şeyler -Gülten Akın uyku çok yer kaplıyor atlara da yer ayır kenara çekilmeli yapay kahkaha ve yoksul beton basit bir eğleniş değildir hafızanın dalı orası kuş taklidi yapan kelimelerin kuyusudur evler hayatına son vermekten vazgeçmeli evler suyun ilerlemesinden sorumlu kimse farkında değil derinlik çok yalnızlık çekiyor bir renk intihardan yeni gelmişse o renk öpülmeli bir renk en azından şarkı sözüdür sessizlikte uyku kokusundan uzak durmalı pedagoji ezilenler atılmışlık duygusunu nereye koysunlar atlara da yer ayır ki atılmışlığı alıp götürebilsinler ne zaman başlayacak sevişmeler çağı bilmiyorum bekleyiş nedir, nerede yaşar, ne yer içer, kaç kişiler bilmiyorum, bekleyiş gerçekliğin pavyonudur belki belki yorulmuş fikirlerin dinlenme odasıdır belki de bilgelerin görünmez atölyesidir bekleyiş kısa cümlelerle bekliyorum sevişmeler çağını eğilmemeye verilen ceza çok yer kaplıyor ayakta kalmasın yıkılmışlık duygusu ona da yer ayır ki herkes bilsin: ölümcül çimentodan yapılmamıştır dağılma sesleri dağılma sesleri bir kentin gövdesidir öyle çoktular ki donuk ve boşalmış yüzler kimse duymuyordu hayal kurma sırası gelenlerin ellerini kimsenin vakti yoktu uğultulu kıyıları onarmaya bu dünya hassas kalpler için bir cehennem mi?* diye sözcük kullanmadan bağırdı göğsümdeki usta tutup geri getirdi sesimin yankısını acemi bir iklim ama korkulacak bir şey yok dedim yürüdüm gittim önümde gözbebeği refleksi ve kemancı çırağı kirpiklerimle dopdoluydu gelmeyen vapurları bekleyenler iskelesi dopdoluydu kentin gövdesindeki dağılış çünkü boşluk duygusunu oradan alıp götürmüştü atlar *Goethe |
Mana dolu düşündürücü oldukça güzel dizelerdi
Kurtlarım