Mazoşistikide bir, senden sonrasını sorma bana bunu yaz bir kenara senden sonrası olmadı olmayacakta… senden sonra, ufka serdim gözlerimi balıkçı babasını bekleyen hasret kokulu çocuklar gibi uykusuz, umutsuz seni bekledim göndere çekilmiş bayrak gibi hep sen dalgalandın surlarımda hep senin yolunu gözledi nöbetçi kulelerim senden sonra, dost sohbetlerinin en sessizi arkadaş toplantılarının en hayırsızıydım darağacına gider gibi sokağa çıktım inime girer gibi eve girdim komşuların en selamsızıydım sokak köpekleri, kuşlar ve sen hariç herkese küskündüm kırıktım, döküktüm, fazlaydım sokaktan beni süpürdü çöpçüler geçimsizdim, küfürbazdım, arızaydım statlarda beni yuhaladı seyirciler senden sonra, yeni yeni hobiler buldum kendime bazen, kelebek cesedi biriktirdim avuçlarımda yokluğunda işte böyle öldüm gör işte diye bazen de işinin ehli bir kundakçı gibi bütün limanları ateşe verdim senden başka sığınacak limanım yok bil işte, bil diye ah dudağıma konmuş en güzel ıslık durup durup, senden sonrasını sorma bana senden sonra, çivi çiviyi söker dedim fondip yapılmış kadehlerle öpüşmeyi sevdim gelmediğin her gün kalbime bir çentik atıp zehriyle sevişen akrepler gibi yokluğunla sevişmeyi sevdim “s e v e m e z s i n ” deme… dikiş tutmaz yaralarımı bile sevdim ben sen açtın diye… |