Suskuah Zelal herkese şakıyan dilin hep bana mı lal … susma Zelal şu pencerende yalvaran rüzgarın hatırına susma sen susunca… mühürleniyor söze dair ne varsa bir Kerbela divanında Hasan gibi vuruluyor Hüseyin gibi kanıyorum hangi çölün merhametine sığınsam tekmil kum fırtınası şaha kalkıyor bir talan mevsiminde cevapsız kalıyor bütün soru işaretleri hiçbir sorunun cevabını bulamıyorum konuş Zelal, eşkıyanın Keje’sine inat konuş baktığım her yüzde yüzünü görüp dinlediğim her şarkıda sesini duyarken şarkılar kirlenmeden şiirler kötü yola düşmeden söylencem bitmeden konuş… içimin çölüne yağmur gibi yağsın sesin sesin can suyum olsun sesin taşlasın içimdeki şeytanı sesin sessizliğin azı dişini söksün susma Zelal su kattığın rakının hatırına, tuz bastığın yaranın hatırına ölü toprağı serdiğin sevdamın hatırına susma… sen susunca… şakiler kesiyor yolumu kırk dağdan, kırk kavim yalın kılıç üstüme yürüyor her biri Allahsız… her biri kitapsız… konuş Zelal kelimeler sırra kadem basmadan sesinle içime sız… |