Çağın Cellatları
Çıkarın pençesinde yitip gitmiş,
İnsanlık zindanlarda kurşunlanmış, Cellatların eli kanlı, kalbi taş, Onlar mı bağışlayacak yaşamı? İnsanlık, insanın eseri değil mi? Biyolojik varlık yetmez insana, Ruhsuz bedenler mi yürüyen cesetler? Merhametin yankısıdır insanlık, Her mahlukatın hakkı gözetilmeli, Yoksa insan, insan sayılır mı ki? Sevginin ateşi söndüyse eğer, Hoşgörü rüzgarı esmezse kalpte, Saygı bir toz gibi savrulmuşsa, Yardımlaşma yerle bir olmuşsa, O çağda insanlık çoktan ölmüştür, İnsanlık, çiçekten narin, Korumak gerek, sevgiyle sulamak, Bir nefret fırtınası vurduğunda, Kırılmadan, dağılmadan, Sapasağlam durmalı insan; Merhamet, her canlının hakkı, Bir kuşun kanadına, bir ağacın dalına, Yürekten gelen şefkatle dokunmak, Her insanın görevi, değil mi? İnsanı insan yapan budur belki, Çıkar uğruna yakılan ateşlerde, Yanmaz mı vicdanlar, erimez mi kalpler? İnsanlık çığlık çığlığa kalır mı? Merhamet ateşiyle yanıp eriyerek, Çıkarın kirli oyununa hayat hakkı tanırsak, Bir çağ ki cellatların elinde, İnsanlık, acıyla yoğrulmuş, Sevgiyle, hoşgörüyle var olan, Saygıyla, yardımlaşmayla güçlenen, O insanlık, doğarsa bir gün merhamet akar üstümüzden; Toprak altında çürüyen bedenler, Ruhsuz, sevgisiz, çaresiz, İnsanlık, gömülmüş derinlere, Ama kolaysa çıkar oradan o zaman, Kalplerde filizlenen, yeşeren, nedir bilinmeyen; Karanlık çökse de dünya üstüne, Bir ışık yanar her yürekten, İnsanlık, yeniden dirilir, Her canlının hakkı kutsaldır, Merhametin pınarından gelir; Çıkarın gölgesinde kalan dünya, Kendi karanlığında kaybolmuş, Ama insanlık, bir umut ışığı, Gözleri kamaştıran, yolu aydınlatan, Bu ışık, , parlamalı hiç sönmeden; |