Kör ve Çıplak
bir gülüşün şiir mesafesi
bir ağlamanın doğum öncesi darp meselesi yazdan kalma tebessümlerde kırık testi hikayeleri bereketi okunmayan göz yaşlarında elem çukurları insan insana sataşmanın kör kuyusu iltihaplı zamanlarda veresiye yaşamak korkusu reçetelerle satılan mutluluk kirpiklerde bekareti bozuk çeşmeler matruşka gibi iç içe geçmiş yalanlar asılmış yine her yere o eski bayraklar şiirin yorgun bacısı bir kimsesizliğin mozelesi taşa çalınmış tasvirler simyacısı adanmanın yetinmenin henüz baş kaldırmayı öğrenmemiş safran bakışların sarı benizli kambur sancısı göğsünde uçurum rüzgarları nabzında yargıç kuşları sırtında sonbahar dokunuşları sen olmasan kim içer nârın şerbetini kim duyar ağrının ayak seslerini kim giyer hiçliğin takım elbiselerini sen bir Anka masalı yavrusu küllerin avlusunda yanık bir ünlemin derinleşen uykusunda kim sürer izini kıblenin ateşleyerek topları/tüfekleri kim ısırır dudağından ölümün ense kökünden vurulmuş geyik bakışlarında meydanlarda telaş ve sığ çırpınışlar yaratı ve çamur /hayaller ve gerçekler süregiden kir mesaisi yorulmanın ve yudumlanmanın soğumuş kahvesi dikenler ve intiharlar üstünde bir deli gömleği ne anlar yürümekten kitabın ortasından başlayarak yokuşa doğru koşamayan adımlar kalbinde buz kalıpları ne anlar bir kuşu bir karıncayı bile sığdıramayanlar yüreğinin genişliğine miladı yoktur vitrin hapsinde kaybolanların kim uyutur yüreğini göğsünde eriterek kim atlar yüzünün nehrine kim sürükler bir meçhule kendini herkes seni alır duvarına asar herkes ürettiği sevincin ipliğini kendisine sarar sen olmazsan nereye konar kuşlar kim kuşanır yağmuru kim çakar şimşekleri bulutların hafızasından kim yüzdürür gemilerini rutubetli sokaklarda sen doğarsın her gece yıldızlar kayınca yerinden ilk göz ağrısı ilk heyecan daha çok şiir daha çok soluk bozkırların gözbebeğinde güvercin mevsimi daha çok ıslık daha çok kan basıncı daha çok kanat _boran |
Şiirin başlığı , kör ve çıplak
Kör kelimesi elbette burada fiziksel olarak bir körlük olmamalı. Baktığı halde göremeyen daha doğrusu gönül gözüyle göremeyen kişiler için yazılmış gibi geldi bana.
Çıplak ise, insanlığa dair ve insanı insan yapan tüm o güzel değerleri giyemezse insan üstüne çıplaktır. Çünkü insanın en güzel giysisi insanlık giysisidir.
Şiirin birçok yerinde günümüz insanının geldiği durum anlatilmakta. İnsanların merhametsiz, vicdansız, yalancı vs gibi olumsuzluklarından bahsediliyor. Kalplerin sevgisizliğinden ki bu yüzden buza benzetilmiş. Yani kaskatı ve donuk. Kısaca hissedemeyen, duygusuz ve kıpırtısız kalpler.
Bunca kötülüğe ve ölüme bile hiçbir şey hissetmeyen artık bunları çok normal gibi algılayan.
Şiirin yorgun bacısı cümlesi çok düşündürdü beni. Bunu bir şiir olarak mı anlamalıyız yoksa savaşlarda katliamlarda evlatlarını kaybeden anneler için mi yazılmış tereddütte kaldım açıkçası. Yoksa daha başka bir anlam mi taşıyor...bunu şair biliyor tabii ki.
Tekil olan bir kelime bacı ama çoğul anlam gibi hissettirdi bana nedense.
Belki de umuttur...
Derin bir şiirdi. Derin olduğu kadar da dolu dolu.
Yorum yeterince uzun oldu, daha yazacaktım ama toparlıyorum bu nedenle.
Benim şiirin penceresinden görebildiklerim de bunlardı.
Kalem güçlü olunca, bazen öyle derinleşiyor ki şiirler kelimelerin ardı arkası zor görünüyor.
Tebrik ediyorum sayın Boran
Saygılarımla hep
Gia. tarafından 7.8.2024 00:56:38 zamanında düzenlenmiştir.