Yeryüzü Çiçeğivarlığı hiçliğe mahkum edişim bir vicdan azabı ne göğünde bir yıldız olabildim ne de kalbine yakın o zamanlar gün kısırdı içimizdeki katil özlemi yabani atlar gibi tepişir dururdu içimizde karşımızda kimsesizliğin duvarı cansız hatıraların içinde kurgusuz koğuşlar kaçacak yer arayan mut düşleriyiz ödünç alınmış huzur uykusunda tersinden yaşadık zamanı hangi müjde düşmüştü ki biz seviniyorduk adını anımsayamadığımız gözyaşlarıyla dolu sahradan belirsiz bir göçebe sabahında kimdi o sevgili fotoğraflarıyla yas tutan kimdi o akşam bandosuyla dağ dağ ağıtlardan alıntılarla gezmeden gelip obamızın yanı başında bağdaş kuran andolsun! uzakların derdine ve şakaklarından ağır ağır sızan terin çilesine bir kuş var kafeste kanatlarında bir demet hasret bir yudum sükunet var aklın kapısında sen hüznü ince bir cemreyle düşürürken hissin cevher gibi kıvrılıp eğilirken ’’tek suçumuz bütün kalabalıkları öldürmek baharlar çalmak içimizden’’ gör ki yüzlerce dua var sessizliğin tekkesinde bak bu sessizliğin eşiğinde bir ışık yanar kapıyı açarsan eğer kalplerimizden bir doğu doğar andolsun! ırmak kıyısında dinlenen yaz gibi bakışlara ve hiçliğin ve nesimi gibi y’üzülmenin kefaretine ve sözün tanyerine gülüşün görünsün bahar görünsün bahar görünsün- yüzün tümüyle görünsün _boran |