Eylülde Sehven Yaşamak
hicret kuşlarının kanatlarında
uyumsuzluk modunda eylül türküleri hava güneşli mi - güneşli dudaklarımda karla karışık yağmur efekti gözlerimde yüklü bir kervan göğsümden akıp giden göçün serinliğini ve üşümeyi izah edebilirim ünlemi giderek kabaran suların ulağı boz bulanık bir kanalda beni özet geçiyor oysa bir arpa boyu hayat vardı aşılacak ardını bilmediğim dağların öteki nüshasıydı yüzün dağların önünde sayıklamak bir hüner midir ekinlerin rüyası ne zaman sona erdi bilmiyorum her şey yalandı sanki oraklar aklımın başucunda durur sınanmak en ağır bedeldi omuzlarımda sessiz sedasız vurulmak belki de en çabuk solandı insan yer çekimine kapılan zavallı bir taş gibiyim direncimi kaybettim içli bir ıslığın ezgisinden masallar derdim şarkılardan atılmış Leyla’yı makamında ziyarete geldim çöllere bağı yırtık notalar öğrettim kumlara da avunmayı ateş böceklerinin saygısını kazansaydım eğer dikenli yapraklarda merhamet olurdu adın sonum ılıman bir iklim olmayacak içimde semazen bir ateş külüne uyanmayı emrediyor devrilen bir lambanın fitilinden tanelerimi topluyorum vedalaşmanın adını kazıyorum taşlara şöyle cesur bir yüz bulsam diyorum kendime arka fonda ’’sordum sarı çiçeğe’’ yüzleşip güzleşiyorum şiirin nasıl bir yaprak düşümü olacağından bahsediyorum toprağımın kütlesine devrik bir cümlenin yüklemine son kurşun sıkışıdır belki bu belki de deri değiştiren ardışık acıların son bulması tahsil vadesi geçmiş diyorum ömrümün çoktan protesto edilmişim adın şimdi bir zıpkın gibi balığın karnında bir boşluğu dolduran ses alacaklım geldi galiba galiba ödeşiyorum _boran (arşiv) |
Şiirin ortalarına takıldım(sevdim)..
Tebrikler..