bitişik oda sendromu yaşıyorum sayın iyi giyimli uyandım vakit sıfırın altı kırın döküntü bir sabah sanki tüm dünya bitişiğimde toplanmış da -hep bir ağızdan yeni bir şarkı icat edecekler ya da, yine bir kuşluk vakti, beni yeniden doğurup kundağa saracaklar ben kimseyle bitişemem diyorum bitişecek gücüm kimselere ilişecek takatim tükendi - yeniden evrile çevrile dövülemem size...
oldum olası yaşamak adlı bir engel taşıyorum damarlarımda bir sürü öteler, bir sürü mavi el, bir sürü liman, bir sürü gemi kıvrılıp kaybolan rayları saymıyorum bile kimi bilinmezden gelir kimi meçhule gider kime sorsam kendimi, ruhumdaki yırtık haritayı gösteriyor çirkince akıp ne varsaya karışan yüzümü... bütün varışlara geç kalışım bundan mı diyorum bundan mı bir güle esirgenirken, diğerine bağışlanmayışım bundan mı bunca yıldır babamın kıyısında hınca hınç durduğum en son bir kapı eşiğinden izliyordum bir sürü cübbeli bir sürü heykelci adamların dillerinin kemiklerini kuşanarak nasılda barbarca savaştıklarını sonrası zihinsel yırtılmalar bir türlü dolmayan "Tanrısal boşluklar" sonra iyi giyimli, iyi besili adamlar çocukluğuma indiler yaşasın! dedi çocukluğum, yaşasın! ardına kadar açtığı mahrumiyet kapısından sarkarak bana kucak dolusu kelime mi getirdiniz..
gel otur dizime sevgili çocukluğum seyredelim dünyanın çelişkili matematiğini sıfırın değersizlik psikolojini gel, biraz da yağmurun içindeki göğe aldanalım kırmızının aklındaki güle kapının içindeki odayı arala odanın içindeki sessizliğin adımlarını takip et hayatın içindeki yaşamak adlı köle seni bana büyütmeden kendi parçalarını bul -ve uçur serçe parmağını göğe...
ruhumun bir şeyi yok sayın iyi giyimli sadece her şeye bir cevabı olup da soru sormayan bir halkın yorgunuyum sonradan öğrendim her insanın bir ederi olduğunu kuzey ülkelerinde buna statü diyorlarmış bende olmayınca biraz alınmış olabilirim naçizane sanki içimize bir heykel oturmuş da elinde ıskarpela durmadan insan yontuyor sanırım, artık statü gereği kimse terazi kullanmıyor konuşurken sadece dillerinde fabrikasyon cümleler çelikten seslerle yürüyorlar kalbime kalbime buna da biraz içerlenmiş olabilirim taş biriktirme diye bir hastalık mı olurmuş hiç sanki insan biriktiriyorum -sizin gibi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kintsugi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kintsugi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kırılıp dökülen, kaça bölünen seramik parçaları gibi, insanın da kırılmışlığı vardır doğru. Seramiği yapıştırıp yoktan var edebiliyosun, eskisinden daha güzel, daha kullanışlı hale getirmek mümkün ama aynı şey bizler için çok daha farklı sonuçlar doğurabiliyor. Neresinden tuttursak, yapıştırsak elimizde kalıyor hep...
Bir sanatın yeni doğuşundan estetikle yola çıkarak, insanın ruhuyla hesaplaşması, yüzleşmesi ve parçalarını denk getirmeye çalışmasına güzel örnek bir şiir olmuş.
İmgeler, anlatım dilindeki naiflik de keza aynı şekilde güzel...
Derin bir psikanaliz, duygu ve bilinçaltı labirentlerine izdüşümle mükemmel şiirin her dizesini yapılandırmakta ve aydınlatmakta. Yoğun güzellikte betimlemeler, zengin ve güçlü dokunuşlar, şiiri özel kılmakta.
Önce şiiri evire çevire dinlemek, her dizede duraklayıp ,nefes alıp, içselleştirip aa bu ne kadar da ben gibi falan demek lazım ama olmuyor işte , okudukça bir sonraki dizeyi merak ederken ara sıra boşluklar bulup tam da burası çok güzel olmuş diyorsun, yani ben öyle dedim Genelde uzun şiirlerin okuyucusu az olur, zor şiirin ise hiç olmaz bu şiir hem uzun, hem de ruhu yorgun ( o da benim sorunum zaten )
ama okuyor insan, takılıp kalıyor bir de anladım galiba... anlar gibi de yapabilirdim,bir cümle seçip burası çok bir başka da diyebilirdim demiyorum ... çünkü ben şiirin üstadlarına ancak böyle düşündüklerimi yazıp.selam ve sevgiler gönderebilirim ...
Derin ve güçlü imgelerle işlenmiş insanı ve kendini davranış ve düşünceleri ile sorgulayan müstesna bir şiirdi felsefe içeren sahi onarabilir miyiz eksik kalan yanlarımızı Çok beğendim Günde görmek dileği ile Saygılar
"bitişik oda sendromu" daha şiirin başında şu ifade ile karşılaşmak, şiirin gidişatında bizi daha çarpıcı bir duygu akışının ve anlatışın beklediğini gösteriyor. İçimiz ve dışımız bitişik yaşıyoruz. Kimi an kendi hislerimize dahi ulaşamayan bir bitişiklikle beraber. Hani yan odaya geçecek olsak, oradaki belki o boşluk belki o kaos ortamı bizi daha çok sarsacak.
Çelişkilerle doluyuz pek çok zaman ve hayatımız boyunca pek çok engelle mücadele etmek zorundayız, Adem olmak , insan olmak bunu gerektirir, bunu da biliyoruz; amma gel gör ki o çocukluğun verdiği sığındığımız duvar diplerini de bir yanımız hep istiyor. İşte zihnimizde yer eden hep o başka odaya geçme ruh hâli aynı anda korkutuyor da bizi. Şiirinizin insanı düşündüren ve boşluklara çeken bir yanı var. Oldukça güçlü ifadelerle okuyucuyu biraz da kendi dünyasında gezdiren, gizleyen, saklayan ve açığa çıkaran yanıyla...
Bir sanatın yeni doğuşundan estetikle yola çıkarak, insanın ruhuyla hesaplaşması, yüzleşmesi ve parçalarını denk getirmeye çalışmasına güzel örnek bir şiir olmuş.
İmgeler, anlatım dilindeki naiflik de keza aynı şekilde güzel...
Tebrikler.