ey! dedim yücelerin yücesi -ara sıra bize unutmayı hatırlat olur mu?
biliyorum dilimin bir ayarı olmalı sesimin suya eğilmeyişini / hatırla sonra o aldanış duvarından düşüşünü çocukluğumun dizlerimdeki uzayıp gidememenin prangaya dönüştüğü anı çakalların dişlerindeki kan gıcırtısının çürük bir tahtanın çıkardığı ürpertiye benzeyişini -hatırla tek başıma kaldığım bir başıma savaştığım onca kalabalığı yelkovana bir pencere açıp zamandan kaçma çabalarımızı buruşturup çöpe attığımız nice yüzleri miting meydanlarında satılan ideolojik yalanları oysa ben elimdeki yaşamla, elimdeki beyaz bayrakla, elimdeki aş ile su ile dünyaya haykırmak istemiştim sadece haykırmak daha ne kadar zulmün yörüngesinde yorulup duracaksın -diye diye
-herkesin sırtında çuval dolusu ah taşıdığı vaktin hunharca öğütüldüğü değirmendeydik bir anımsayış çaldı kapımı hatta her şey bir hatırlayışa dönüşüne kadar uzun bir unutuşa dönüşene kadar kısa dur dedim zamana bak ağırlığınca mikrop ve insan dolaşıyor kanında bu insan yalvarışlarının ortasında kifayetsiz bırakma kendini sanki duaların içinde "beleşçi bir tanrı eli" gizli de ne istersek hadsizliğimize bakmadan verecek ve cenneti sadece günahsızların isteyebileceği bir anlayış bir virüs dolaşıyor zihin koridorlarımızda işte bu kadar yüzsüzüz diyorum, bu kadar bencil işte bu kadar karanlığa benzemeye çalışıyoruz siyah düşünerek -ışığın kaynağına hürmeti olmayan aydınlığa ulaşamaz- demişti bir sokak tamircisi bilirsin her aşk kendi içindeki tılsımını arar ve yavaş yavaş kendinden uzaklaşma serüvenini getir dedim omuzunu direnelim savaşlar kan güllere benzemek çok kırmızı -çürümeler ah! rengi olmadan...
önce kaslarıyla direnir insan sonra inanç ile sonra kalemle, fikir ile, aşk ile en son aldırış etmemekle, vazgeçişle direnir dünyaya hiç uğramamış bir yaşamın içinden geçip gitmemişçesine ne bir doğruya karışmışçasına ne de bir yanlışa ne kalbini yaslamışçasına başka bir kalbe, ne elini geriye bir tek siyah-beyaz dağınık taşlar kalmış satranç tahtasındaki mezarlıkta devrik şah türbesi -ve ah! matı...
oysa ne çok bilmiştim de, sesime gizlemiştim bütün bu çarkların bir gün dönmeyeceğini
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ah Rengi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ah Rengi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yedi yirmidört çalışıp
bir ah rengi edememenin
ahında gizli söğüdü suya eğdiren ...
Uyanmak için yüzüme yüzüme çarptım şiiri.
Saygılar.