Kalubela
Kalkıyorum usulca
Tarifesini ayrılıktan alan eski iç dökmelerin ipiyle Gülüşünde yaşlanmış rüzgarın kopmuşluğu var Dalıp dalıp gidiyorum Kendi sesinde körleşen yapraklı düşmelerimizde Yanarım yanarım da o saçlarına türkü yakamaz mıydım? Sudan titreyen İliştiği rengi aşka kundaklayan gözlerine ne demeli… Deyip susuyorum Acısı ve ağırlığını artık sırtlayamıyorum Bazen sadece bulutları gösterdiğim doğru Yolunu tutmuş bir yalnızlık benimkisi Yağmur yağıyor Üstü kapalı zarfların teninde fesleğen kokusu Faili meçhul aşkların yetim kaldığını Haber veren Yüreksiz ve ıslık sız korkular besteleyen Islaklığını gökten sayan Nice korkulara fotoğraflar çektim Caddelerin arasında tek bir gölge gibiyim Başını alıp gitmelere doymayan ruhum Armasında kalmanın sürgünlüğüne müptela Boşluk Ruhun içinden çıkardığımız ne varsa hepsiydi Umudu da yüklediğimiz dağların Kırlangıçlara matem saydığı bir soğukluk girdiğinde araya Senin için biriktiğim uçmalarımı salıyorum mavi göğe Türkülerden daha yurtsuzum Vatanım saydığım ne varsa ıssız topraklar düzlüğü Kalbinden akanın ömründen akana bir çentik attığı Ayak izlerinden kayıpların bulunmadığı zamanlardayım. Sende hissediyor musun? Gökten saldığım bazı gecelerdeki ılık esen rüzgârın Mavi boncuklu hallerini… Ah sevincin puslandığı Usta ayrılıkların çırak sevdalara yüklendiği Yaz ortasında kar görmenin ne demek olduğunu Vuslatını türkülerin son dizesine bırakan Çocuk fotoğraflarında hatıra deren insanlar diyarı içimiz Yeryüzünde tüm renklerin küllendiğini görmek ne acı Parmaklarında bir aşkın yağmurla yıkanması Ve gökkuşağının çiçekçilerin elinde hapsolması Uzaklarda bir dalmışlığım Ve vitrinlerde donuk duruşların serzenişi İnsan olduğumuzun kundaktan çığlığını biliyorum Azar azar Bir gidişe hazırlanıyorum… Her şeyi hatırlarım da Neyi bilemedim sevgili Ne düşleyemedim Neyi dörtnala süremedim Bilir misin? Biz diyorum kalubela da ne dillendirdik yüreğimizde Yüreğine değdiğim doğru da Eline değemedim mi? Postalara artık heves beslemediğim doğru Altın çağında ay ışığını seçemiyorum ki Geleceği giden ne varsa çağırmıyorum şimdilerde Çok ileri de gözümden kayıyor Doğumun asırlık ilerisi ölümün beş dakika öncesindeyim Yüreğimde düğümlediğim ince bir kuş sesi dışında Sağırlığımı da alıp gidiyorum… |
beğenerek okuduğum şiirinizi kutlarım