Domatesmartı sesleriyle göç bir damla derinleşen gölgenin yosun göğüslü kumsalı... bir o mu bırakmış damlaları sessizliğin ç/an kapısına parmaklarımdan başlar yaşam en siyah uykulardan kalabalığını bırakırım kentin ay sürmeli dudaklarımda mavinin türküsü suyun perdesiyle uçuşur kanatlarımı/ kanatlarımda çiçeklenmiş kızıl uyku gözlerimin alev hali karanlığa d/okunan gizlerin renk çığlığında en kuytuların bal ışığı toprağın teri sabahın ilk harfi gökyüzüyle silkelenen su tohumu vaktin mıhla bunu aynalara zaman ağacın yanında ve gövde ağırlığınca ne güzelsin güneş gece şelalesine akan tırpanlı ellerin kokusunda domates tüm penceresiyle ki, dokunsam aşk olur kar’lı suskunluğun rüzgâr tepelerine mermerli basamağın dalgalarında ay kaçıncı gecede susuzluğumu karşılar yıldızlara k/an uzar nefesimde fısıltı yağmurları ter sarnıçlarıyla dağ duvarlara ağzımda sözcükler kitapta çocuk ıssızlıkta dizi dizi bocuklar bahçesini giyinen sokaklar al elbiseyle havalanır mum kutsallığında gece tüy’ü ruh aynasıyla ... |
Nasıl geçilir en geçilmez yerinden zamanın.
Başımız döner döner içinde en küçük an'ın.
Çok saygımla Şairim.
Çok saygımla.